| Ardından eve gelip tarayıcıyı açar ve Twitter'a bakardım ki üstelik bu medyayı tüketen özel bir harekettir. | TED | ثم أعود إلى المنزل وأتصفح الإنترنت وأقرأ تغريدات تويتر، وأعتبر ذلك شأنًا خاصًا للاستهلاك الإعلامي. |
| Aygıt içinden geçeceği her şiddetli ortam için özel bir koruyucu kaplamaya gereksinim duymaktadır. | TED | سيحتاج المجس غلافَ حماية خاصًا ليحميه من كل الظروف البيئية القاسية التي يمر بها. |
| O hâlde, bunu yapmak için bakterilerim enzim denen şeyin özel bir versiyonunu kullanıyorlar. | TED | الآن، ولفعل هذا، تستخدم البكتيريا نوعًا خاصًا مما يطلق عليه الإنزيمات. |
| Çünkü diğer içkiler gibi kafaya diktikleri şampanyanın içine özel bir şey karıştırmıştım. | Open Subtitles | لأن الشمبانيا التي تجرعوها كعصير الفاكهة قد أضفت لها مكونًا خاصًا |
| Amerikalılarda daima, çoğu Amerikalı'da Çin'e karşı özel bir bağ, özel bir ilgi olmuştur. | Open Subtitles | لطالما انتاب معظم الأمريكيون شعورًا خاصًا ارتباطًا خاصًا واهتمامًا خاصًا بالصين |
| özel bir yemek planlamıştım. Ne oldu anlamadım. | Open Subtitles | لقد عملت عشاءً خاصًا في المنزل لكن لا أعلم ما حدث |
| özel bir yemek planlamıştım. Ne oldu anlamadım. | Open Subtitles | لقد عملت عشاءً خاصًا في المنزل لكن لا أعلم ما حدث |
| Halka açık kumsaldaki çadır özel bir yer sayılmıyor. | Open Subtitles | خيمة النيلون في شاطئٍ عامٍ إنهُ ليسَ بناءً خاصًا |
| Burada özel bir yer kurdum ve burada olduğum sürece okyanustan hiçbir şey alamazsın. | Open Subtitles | أترى؟ ،، لقد أسستُ بناءً خاصًا وطالما أكونُ هنا |
| Senatör özel bir belge verebilir ve yeşil kartını alabilirsin. | Open Subtitles | سيناتور منطقتك يمكنه أن يملأ طلبًا خاصًا ويمكنك الحصول على البطاقة الخضراء. |
| Alkol dağıtımı yapılan özel bir kulüp olduğu gerçeği göz önüne alındığında, | Open Subtitles | وإن أضفنا إلى ذلك أن النادي ملكًا خاصًا وكان يقدم الكحول |
| Bir sistem yöneticisi olarak, PRIVAC "Ayrıcalıklı Erişim" denen özel bir yetkiniz vardır. | Open Subtitles | كمدير نظم، تعطى تصريحًا خاصًا يدعى "بريفاك"، اختصار لـ"وصول متميز"، الذي يمنحك إمكانية |
| Remoralar özel bir ziyaretçiyi gözleyerek bekliyorlar köpekbalıklarını. | Open Subtitles | تراقب الرامورة وتنتظر زائرًا خاصًا أسماك القرش |
| Yükselmeyi gerçekleştirmek için özel bir yer bulmamız şart. | Open Subtitles | علينا أن نجد مكانًا خاصًا قبل أن نؤدي طقس اعتلاء العرش |
| Eğer görüşmek için özel bir yer istiyorsanız, hemen bir gizlilik perdesi ayarlayabiliriz. | Open Subtitles | إذا أردتي مكانًا خاصًا للتحدث نستطيع أن نصنع ستار بلمح البصر |
| Biliyor musun, bugün özel bir dedektif tuttum. | Open Subtitles | هل تعلم، لقد عينت متحريًا خاصًا اليوم |
| Yeraltındaki bir odada kraliçe çok özel bir kuluçkayı dikkatlice besliyor. | Open Subtitles | ...في غرفة واحدة تحت الأرض تربّي الملكة بعناية نسلاً خاصًا |
| Bir otel inşa etti, insanları öldürmek için özel bir otel. | Open Subtitles | لقد بنى فندقًا، فندقًا خاصًا لقتل الناس |
| özel bir yemek hazırlıyorum. | Open Subtitles | لقد جهّزت لكما عشاءً خاصًا |
| özel bir tarif. | Open Subtitles | لقد كانت عرضًا خاصًا. |