| Çocukken hırdavat dükkanından bir silah çalmıştım ve ben... | Open Subtitles | عندما كنت طفلا سرقت مسدس من محل خردوات معدنية و.. |
| Perakende siyaset hakkında bir şeyler öğrenmeden bir gıdım İngilizce bile konuşamayan göçmen bir turşu işportacısından Orta Batı'nın en büyük hırdavat zincirinin sahibi olmaya gelemezsin. | Open Subtitles | لن تنجح إذا كنت مُهاجر مُجرّد بائع مخلل متجوّل لا يستطيع التحدّث بحرف من الإنجليزية في امتلاك أكبر سلسلة محلات خردوات في الغرب الأوسط |
| Üçüncü kardeş Terrence, Newark'ta hırdavat dükkanı işletiyor. | Open Subtitles | -نعم (تيرانس) في (نيوارك) لديه محل خردوات |
| San Julian'da yöresel kıyafetler satan bir mağazası var ana cadde üzerinde. | Open Subtitles | إنها تملك محل خردوات في "سان جوليان" فيالشارعالرئيسي.. |
| ...boktan elektronik cihazlar satan insanlarız. | Open Subtitles | بيع خردوات اليكترونيه |
| - Packer hırdavat. | Open Subtitles | خردوات باكر. |
| - hırdavat derken... | Open Subtitles | خردوات مثل... |
| ...boktan elektronik cihazlar satan insanlarız. | Open Subtitles | بيع خردوات اليكترونيه |