| Tamam, Steve bu tatlı kızın düğününü mahvettin. | Open Subtitles | حسنا يا ستيف لقد خرّبت زفاف هذه البنت العزيزة |
| Onun hayatını mahvettin. Bunun farkındasın değil mi? | Open Subtitles | لقد خرّبت حياتها، إنّكَ تعلم هذا، أليس كذلك؟ |
| Hayatını mahvettim ve bunun için ne kadar özür dilesem azdır ama şehir merkezine inip geç kalmayı hiç de hoş karşılamayan avukatımın yanına gitmem lazım. | Open Subtitles | أعلم لقد خرّبت حياتك و كل شيء ولا يمكنني أن أكون أكثر أسفاً حول الأمر لكن علي أن أعبر المدينة إلى مكتب موكّلي |
| Kaderimi mahvettim mi acaba yoksa kaderim, kötü koktuğunu mu sanıyordu? | Open Subtitles | هل خرّبت قدري أو أن مصيري يفترض أن يكون كريه؟ |
| Hayatını mı mahvetti? | Open Subtitles | لقد خرّبت حياتك ؟ |
| Bunu yapmasa bile iş arkadaşları çok geçmeden uçağı benim sabote ettiğimi anlar. | Open Subtitles | حتى إذا هو لا زملائه س إفهم قريبا بما فيه الكفاية خرّبت تلك الحرفة. |
| Bunu anlatırken oldukça duygusal bir şekilde, bu sesin tüm deneyimi berbat ettiğini söyledi. | TED | ثم أضاف، بصورة عاطفية جداً، لقد خرّبت التجربة برمتها. |
| 'Hayatım mahvoldu. Bir tek seçeneğim vardı. ' | Open Subtitles | الحياة خرّبت كان عندي خيار واحد فقط |
| Şirinlerden kurtulmama çok az kalmıştı ama sen her şeyi mahvettin. | Open Subtitles | كنت على هذه المقربة من التخلّص من السنافر وأنت خرّبت كل شيء. |
| Popüler olma şansımı mahvettin. | Open Subtitles | خرّبت فرصي في أنْ أَكون ذات شعبية |
| Deneyi mahvettin. | Open Subtitles | لقد خرّبت التجربة عن بكرة أبيها. |
| Ama sen benim hayatımı mahvettin! | Open Subtitles | لكنّك خرّبت حياتك |
| -Her şeyi mahvettin! -Sevmek mi? | Open Subtitles | وأنت قد خرّبت كلّ شيء الحبّ؟ |
| İşlerimi mahvettim. İş arkadaşlarımdan uzaklaştım. | Open Subtitles | لقد خرّبت عملي لقد ابتعدت عن زملائي |
| Çünkü seni çok düşünmeyi, şu anda nasıl acaba ve hayatını mahvettim mi diye endişelenmeyi sevmiyorum. | Open Subtitles | وقلق حول كيف أنت وإذا خرّبت حياتك |
| Bir şansı olabilecek bir sürü Latin gencinin hayatını mahvettim. | Open Subtitles | انا خرّبت حيواة، العديد من شباب "امريكا الجنوبية".. اطفال كان ليدهم فرصة اخرى. |
| Yapma! Hayatlarımızı mahvetti. | Open Subtitles | هي عمليا خرّبت حياتنا |
| O kadın hayatımızı mahvetti. | Open Subtitles | تلك المرأة خرّبت حياتنا |
| Sloane Kaşmir'deki operasyonu senin sabote ettiğini bilmiyor. | Open Subtitles | سلون ليس له فكرة خرّبت العملية في كشمير؟ |
| Tam da söz verdiğim gibi, uydu haritalamalarını sabote ettim. | Open Subtitles | لقد خرّبت القمر الصناعي، كما وعدت مِن قبل. |
| - Defol buradan. - Bak, ben, tamam büyük zaman berbat? | Open Subtitles | إخرج من هنا إنظر ، لقد خرّبت الأمر كثيراً ، حسناً ؟ |
| Herkes onun bir aptal olduğunu gördü, ve hayatı mahvoldu. | Open Subtitles | رآى الجميع أنّه أحمق وأن حياته خرّبت |