| Bu adam, düşmanımızla işbirliği yapmak suretiyle bize büyük kayıplar verdirdi. | Open Subtitles | هذا الرجل قد تعاون مع عدونا مما سبب لنا خسائر جسيمة. |
| - Ama şimdiden ağır kayıplar verdik. - NORAD'daki yetkililerle konuştum. | Open Subtitles | لكننا نلنا خسائر فادحة بالفعل تكلمت مع القادة الملحقين عند نوراد. |
| Çok daha fazla zarar almış ve kayıp vermiş olurduk. | Open Subtitles | لكنا قد تجرعنا تلفيات أكثر و عانينا من خسائر أكبر |
| Üçüncü dalga bocalıyor." Ağır kayıp var, efendim. | Open Subtitles | الموجة الثالثة تعاني من خسائر كبيرة سيدي |
| Özetle artık daha az çatışma oluyor ve daha az can kaybı yaşanıyor. | TED | حسناً .. لدينا عدد خسائر مدنية اقل اليوم اي ان عدد اقل من الناس يقتلون |
| Morgan'daki Kleeger'ın bono departmanında ağır kayıpları varmış. | Open Subtitles | بين كليجر في مورجان يتكبد خسائر ثقيلة في قسم السندات |
| Bu yapıldığında, kayıplar azalıyor, U-Botlara verilen hasar artıyordu. | Open Subtitles | و عندما تحظى بها، فأن خسائر السفن تتقلص أمام أرتفاع خسائر الغواصات |
| Aslında, böyle sıradan bir hadisede sivil kayıplara argo kelime olan "fıskiyeler" benzetmesi yapmak doğru mudur? | Open Subtitles | في الحقيقة ، اليس خسائر المدنيين مثل شائع انه كانت هناك مهلة محددة ؟ |
| İtalyanların ilk saldırısı başarısız oldu ve ağır kayıplar verdiler. | Open Subtitles | حيث فشل الهجوم الايطالي الأول، وتكبدوا خسائر مرتفعه في الأرواح |
| Toplumsal kayıplar. Ne olduklarını anlatmayacağım. Zira çok karmaşık bir mesele. | TED | خسائر فقدان المكاسب -- لن أخبركم ما هي لأنها معقدة جدًا |
| İlk mesajdan beri yok: Ağır muharebe, ağır kayıplar. | Open Subtitles | لم تصل أي أخبار منذ الرسالة الأولى قتلا مكثف و خسائر كبيرة |
| Çok ağır kayıp verirler. | Open Subtitles | من قبل قوات الأمن الأساسية هناك أى قوة ستحاول إختراق القاعدة ستعانى من خسائر فادحة بالتأكيد |
| Çok ağır kayıp verirler. | Open Subtitles | من قبل قوات الأمن الأساسية هناك أى قوة ستحاول إختراق القاعدة ستعانى من خسائر فادحة بالتأكيد |
| Çoğuna göre bu durum, karmaşa, finansal kayıp ve kişisel sorunlar demekti. | Open Subtitles | لكثيرين كانت هذه التغييرات تعنى خسائر مالية جسيمه ومشاكل شخصية |
| Kaçırılan fırsatlar ve fark edilmemiş potansiyeller için bir bedel ödüyorlar ve bütünlük, bağlantı aradığınız yerlerde, güvensizlik ve zarar yaratıyorlar. | TED | خسائر الفرص الضائعة و الإمكانيات الغير مستغلة، توّلد انعدام الأمان وانعدام الثقة حيث تبحث إثبات الذات والتواصل. |
| Elma ya da vişne gibi bitkilere saldırırlar ve ürünlere çok zarar verebiliyorlar. | Open Subtitles | إنها تُأثر في الحياة النباتية مثل التفاح و الفراولة و من الممكن أن تسبب خسائر كبيرة جدا للمحاصيل |
| Bugün dünyada küf mantarı enfeksiyonlarının neden olduğu ürün kaybı milyarlarca dolar değerindedir. | TED | هل يمكنكم أن تتخيلوا أنه واليوم، تقدّر خسائر المحاصيل المتعلقة بالعدوى الفطرية بمليارات الدولارات سنويًّا في العالم؟ |
| Mortgage bono kayıpları birkaç milyarı buldu. | Open Subtitles | أخفى بضعة مليارات من خسائر سندات الرهنيات |
| Bizim avcı uçaklarımızdan biri hafif isabet aldı, gemilerde hasar yok, can kaybı yok. | Open Subtitles | تقرير بالخسائر , سيدى: واحده من مقاتلاتنا اصيبت باصابه طفيفه لا يوجد اضرار بالسفن , لا يوجد خسائر |
| Ve siz hissedarlara büyük kayıplara mal oldu. | Open Subtitles | وأنتم أيضاً أيها المساهمين فقد تسبب هذه خسائر كبيرة لكم |
| Onlara, yeterli sayıda kuvvet olursa önemli ölçüde bir zayiat vermeksizin nelerin başarılabileceğini göstermeye çalışıyordum. | Open Subtitles | حسناً، كنت أحاول أن أوضح ما يمكن تحقيقه بوجود قوه كافيه وأنه يمكن تحقيقه بدون خسائر جسيمه لنا |
| Hawaii adalarına dün yapılan saldırı Amerikan askeri güçlerine ciddi zararlar vermiştir. | Open Subtitles | هجوم الامس علي جزر هاواي سبب في خسائر فاضحة للقوات العسكرية الامريكية |
| Hazırlık maçlarında üst üste altı yenilgi aldılar! | Open Subtitles | ست خسائر متتالية قبل ابتداء الموسم |
| kayıpların artması üzerine, Kaminolu Halle Burtoni'nin başında olduğu bir grup senatör,. bir askeri üretim artışı teklif etmekte. | Open Subtitles | خسائر ثقيله اضيفت مجموعة من السيناتور يتقدمهم هالى بيرتوني من كومينوا يقترحواتصعيد انتاج القوات |
| Bu olay patlak verirse, Mary'nin zarara uğraması senin zarara uğramandan daha iyi. | Open Subtitles | اذا تضخم الامر انه من الافضل ان تكون خسائر ماري اكبر من خسائرك |
| 250.000 dolarlık hasara neden oldunuz. | Open Subtitles | سبّبتم خسائر أكثر من مائتان وخمسون ألف دولار |
| Ayrıntıları henüz bilmiyoruz ama kaynaklarımız ölenler arasında iki Los Angeles şerif yardımcısı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ت التفاصيل غير معروفة بعد و لكن مصادرنا تخبرنا أنة كان هناك خسائر فى الأرواح منها ضابطين من شرطة المدينة |
| Ama yine de kaybımız oldukça fazla. NORAD'a ulaştıklarında bütün albaylarla konuştum. | Open Subtitles | لكننا نلنا خسائر فادحة بالفعل تكلمت مع القادة الملحقين عند نوراد. |