|  Pazartesi görsel yemekler, Cuma sebze günü, Pazar da sıfır yemek mi?  | Open Subtitles |   تغذية بصرية يوم الاثنين عصير خضراوات يوم الجمعة ولا طعام يوم الأحد؟  | 
|  Eşyalarınızı aramak zorundayız. sebze veya tohum var mı?  | Open Subtitles |   سنقوم بتفتيش أغراضكم هل يوجد معكم أي خضراوات أو بذور؟  | 
|  Sana daha önce de söyledim. Feribotta sebze taşınması yasak.  | Open Subtitles |   سبق و أخبرتك ، لا خضراوات على متن العبارة  | 
|  Önünde bir tabak göremediğime göre sebze almadığın kesin.  | Open Subtitles |   من الواضح أنها ليست خضراوات لأنني لا أرى أيا منها في صحنك  | 
|  Çocukların sebze satmaknın daha fazlasını yapabilir.  | Open Subtitles |   أطفالك يمكنهم أن يكونوا أفضل من مجرد بائعي خضراوات  | 
|  Özel bir kredi grubu ortaklığı yoluyla; sebze, yağ, pirinç, domates, soğan ve fasulye satan bir gıda dükkanı açabilmek için 350 dolar kredi aldı.   | TED |   من خلال مجموعة خاصة شركاء الإقراض، حصلت على 350 دولاراً لبدء محل لبيع المواد الغذائية، بيع خضراوات وزيت وأرز وطماطم وبصل وفول.   | 
|  Et isterim taze sebze, yumurta bira.  | Open Subtitles |   كنت اريد لحوم.. خضراوات طازجة ,وبيض... جعة ...  | 
|  Sen karışık sebze diyemeden inmiş olurum.  | Open Subtitles |   سأكونُ بالأسفل قبلَ أن تتمكّني من قول.. خضراوات مُشكّلة!  | 
|  Yung, Keung ve Kit daima pilavımızla günün çorbasını ve tuzlama balıkla sebze yemek için buraya gelirler.  | Open Subtitles |   "يونج" و "كيونج" و"كيت" يطلبون دوماً حساء اليوم مع الأرز. والسمك المملح مع خضراوات ليتناولوه هنا  | 
|  Neyse, en azında sebze yemiş oldun.  | Open Subtitles |   حسنا، على الأقل أنت تأكل خضراوات.  | 
|  İkinci bir sebze sebzemiz yok.  | Open Subtitles |   إذن,ليس لدينا خضراوات أخرى  | 
|  Hepsi sebze.  | Open Subtitles |   إنها كلها خضراوات  | 
|  Yanında sebze ya da meyveyle.  | Open Subtitles |   خضراوات أو فاكهة.  | 
|  sebze bahçesinden otlanan bir sincapsanız başka tabii.  | Open Subtitles |   إلاّ إذا كنتما قارض (غوفر) تنبشان خضراوات حديقتها  | 
|  Bunda sebze var.  | Open Subtitles |   هذه خضراوات  |