| Böyle güzel iki kızın yalnız başına seyahat etmesi biraz tehlikeli değil mi? | Open Subtitles | خطرٌ نوعاً ما، أليس كذلك؟ اثنان من الفتيات الصغيرات الجميلات مثلكنَ يسافرن لوحدهن؟ |
| Belkide bu yüzden biz korkunun kendisinin tehlikeli olduğunu düşünürüz. | TED | لذا ربما لهذا الأمر نفكّر أحيانًا في الخوف على أنّه خطرٌ في حدّ ذاته |
| Bryant son derece tehlikeli ve halka yanaştırılmamalı. | Open Subtitles | بريانت خطرٌ جداً' ' وننصح عامة الشعب عدم الاقتراب منه |
| Adadaki her lemurun korktuğu tek bir tehlike var. | Open Subtitles | هناك خطرٌ واحد يخشاه كل ليمور على الجزيرة، |
| Yapamayacağımızı biliyorsun, çok riskli. | Open Subtitles | لا نستطيع، إنه خطرٌ جداً أليس بمقدوركِ التسلل للخارج ؟ |
| Hastanız hem kendisi hem de diğer insanlar için tehlikeli. | Open Subtitles | مريضُكَ من الواضح إنهُ خطرٌ على نفسهِ وعلى الآخرين |
| Yalnız gidemezsin. Çok tehlikeli. | Open Subtitles | لا يُمكنكِ الذهاب وحدكِ، فهذا خطرٌ جداً. |
| Düşündüğümüzden çok daha tehlikeli biri çünkü daha önce hiç bununki gibi bir taciz dizisi görmemiştim. | Open Subtitles | إنه خطرٌ جداً ، بأكثر مما كنا نتخيل لأنني لم أرَ في حياتي حالة لمنحرف مثله من قبل |
| Çıkarın onları! tehlikeli. | Open Subtitles | أخرج كلّ هذا، لدينا صغيرٌ هنا و هذا خطرٌ عليه |
| Anne. Bu tehlikeli biliyorsun. Öyle açıkta durmamalısın. | Open Subtitles | أمي، المكان خطرٌ ولا يتعيّن أن تكوني هنا بالعراء. |
| Senin burada olman tehlikeli. Neden hiç tanımadığın birine yardım ediyorsun ki? | Open Subtitles | خطرٌ عليكِ البقاء هنا لمَ تساعدين غريبةً كلّيّاً؟ |
| Oraya dönmek istemiyorum. Bu çok tehlikeli. | Open Subtitles | لا، لا أريد العودة هناك المكان خطرٌ جدّاً |
| Dinle, Elliot, yeter artık! Bu çok tehlikeli! | Open Subtitles | إسمعني يا إليوت، لقد طفح الكيل هذا خطرٌ جداً |
| Yoksa depremlerde tehlikeli olurdu. | Open Subtitles | لا يوجدُ خطرٌ من الهزّات الأرضية أو غيرها. |
| Bu çok tehlikeli. On altı yaşında değilsin. | Open Subtitles | هذا خطرٌ جدًا فأنتِ لستِ في ١٦. |
| Hayır,yapamazsın. Bu çok tehlikeli. | Open Subtitles | كلا، لا تخبريه هذا خطرٌ جدّاً. |
| Evet ama bunun iki ayaklı bir tehlike olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | أجل, و لكننا نعرف بأنّه خطرٌ يمشي على ساقين, و ربّما أكثر من واحد |
| - Ama nereye gidersen git, tehlike orda oluyor. | Open Subtitles | -ولكن لا يظهر إلى أين تهربين .. هناك خطرٌ مـا |
| Yapamayacağımızı biliyorsun, çok riskli. | Open Subtitles | لا نستطيع، إنه خطرٌ جداً أليس بمقدوركِ التسلل للخارج ؟ |
| Bu çok riskli. Güçlerimiz her zaman güvenilir değil. | Open Subtitles | هذا خطرٌ جداً، لا يمكننا الأعتماد على قدراتنا دائماً. |
| İnternet özgürlüğüne karşı artan bir diğer tehdit de aşırı düzenlemelerdir. | TED | هناك خطرٌ آخر يهددّ حريّة الإنترنت، ألا وهو المبالغة في الضوابط. |
| Bunlar özellikle tehlikelidir çünkü yüzümde maske yok. | TED | وهذا المشهد خطرٌ فعلاً لان مؤدي المشهد لا يرتدي قناعا على وجهه |
| Ve burası öyle düz bir yer değil. Tırmanması çok zor ve her zaman iki taraftan birine düşme riski var. | TED | وهو ليس طريق مستقيم على الإطلاق وتسلقه شديد الصعوبة وهنالك خطرٌ دائم بإحتمال السقوط لكلا الجانبين |