Sana güvenebileceğimi bilmem gerek. O yüzden kimin ilişkimizden haberi olduğu ya da ne kadar tehlikeli olduğu umurumda değil. | Open Subtitles | لذلك لا أهتمُّ بمن يعلم أو بمدى خطورة ذلك. |
Eğer anomaliler üzerinde deney yaparlarsa ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyor musun? | Open Subtitles | لو أجروا التجارب على الشواذ هل تعلمين مدى خطورة ذلك ؟ |
Oranın senin için ne kadar tehlikeli olacağını biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك أدنى فكرة عن مدى خطورة ذلك الحي بالنسبة لك |
Ama başarıya yaklaştıkça, ne kadar tehlikeli olduğunu daha iyi anlamaya başladım... ve ne kadar tehlikede olduğumuzu... | Open Subtitles | ولكن كلما وصلنا إلى النجاح كلما أدركت مدى خطورة ذلك ومدى الخطر الذي كنا فيه علي أنفسنا. |
Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu, ancak yine de ifade vermeyi kabul etti. | Open Subtitles | ، كانت تعلم بمدى خطورة ذلك الأمر لكنها وافقت على الإعتراف بأى حال من الأحوال |
Bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini size söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لا يتوجب علىّ إخبارك بمدى خطورة ذلك الأمر |
Eminim bunun senin ve onlar için ne kadar tehlikeli olduğunu anlıyorsun. | Open Subtitles | أدرك مدى خطورة ذلك عليك وعليهم |
İkimiz de bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعلم مدى خطورة ذلك الأمر |
Bakın, bu buluşmanın ne kadar tehlikeli olabileceğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | انظروا ، لا نعلم مدى خطورة ... ذلك الإجتماع ، لذا |
Onu, bunun çok tehlikeli olduğu konusunda uyarmıştım. | Open Subtitles | لقد حذرته من خطورة ذلك |
O yüzden gidiyoruz tehlikeli olsa bile. | Open Subtitles | لذا سنرحل بالرغم من خطورة ذلك |
Ne kadar tehlikeli olursa olsun, | Open Subtitles | لايهم مدى خطورة ذلك |
Bu şeylerin ne kadar tehlikeli olduğunun farkında değilsiniz. | Open Subtitles | - - أنت لا تدرك خطورة ذلك |
Ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyor. | Open Subtitles | "إنّها تعرف خطورة ذلك" |
- Bu iş ne kadar tehlikeli, bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | -ليس لديك فكرة عن مدى خطورة ذلك . |