| Senden kurtulmak da barış planının bir parçası mıydı? | Open Subtitles | هل كان التخلّص منك جزءًا من خطّتها للسّلام؟ |
| Ondan bir adım öne geçmeliyiz, planının önüne geçmeliyiz. | Open Subtitles | علينا مواجهتها مباشرةً والتفوّق على خطّتها |
| Onların DNA'larını da aldığında planının diğer aşamasına geçmesi için ihtiyacı olanı tedarik edebileceğinden şüpheleniyoruz. | Open Subtitles | نظنّ أنّها حالما تحصل على حمضهم النوويّ... سيكون لديها ما تحتاجه للانتقالِ إلى المرحلةِ التالية من خطّتها. |
| planının ne olduğunu bulmamız gerek. | Open Subtitles | يجب أن نكتشف خطّتها. |
| Dahlia yaptı. Hepsi planının bir parçası. | Open Subtitles | بفعل (داليا)، كان هذا جزءًا من خطّتها. |