"خطّطتُ" - Translation from Arabic to Turkish

• planladım
• planlamadım
• planladığım
• planım
• planlamıştım

Ödenmesi gereken bedeller olacağını biliyorum, ama ben herşeyi planladım. Bize zarar veremezler.
أعرف أنّ هناك ثمناً، لكنّي خطّطتُ لكلّ شيء، لا يستطيعون أن يصيبونا بأذى.

Harika bir gece planladım.
استأجرتُ المطعم كلّه و قد خطّطتُ لأمسيةٍ رائعة.

Beni aradı ve bu planı en küçük ayrıntısına kadar ben planladım.
خطّطتُ لهذا إلى آخر التفاصيلِ.

Bilmeni isterim ki asla seninle yatmayı planlamadım.
أُريدُك أَنْ تَعْرفَ أنا مَا خطّطتُ للنوم مَعك.

Senin de anlayabileceğin gibi işler planladığım gibi gitmedi.
كما يُمكنكَ أن ترى، الأمور لم تسر كما خطّطتُ.

Hafta sonu önemli bir planım var; ikizlerle.
قد خطّطتُ لعطلة أسبوع حافلة -وأقصد توأمين

Tüm hayatını planlamıştım, ne iş yapacağını ve nasıl biri olacağını.
خطّطتُ لكامل حياته, مالذي كان سيفعله و... يصبح مِثل...

Bunu tek başıma planladım. Sizi seviyorum.
أوه، خطّطتُ هذا لوحدي.

Hepsini planladım, adamım.
لقد خطّطتُ لكل شيء يا رجل.

Muhteşem bir hafta sonu planladım.
خطّطتُ لنهايةِ اسبوعٍ رائعة.

Kızarmış muzla, domuz derisi pişirdim. Bu akşamı senin için planladım.
طبختُ (بلاتنوس فريتوس) و(شيشارونس) خطّطتُ لكلّ هذه الليلة من أجلكَ

Kıskançlığımda, onu öldürmeyi planladım.
بسبب غيرتي، خطّطتُ لتدميرها

Sevgilim, senden boşanmayı hiç planlamadım.
العزيز، أنا مَا خطّطتُ لطلاقك.

Sevgilim, Senden boşanmayı asla planlamadım.
عزيز، أنا مَا خطّطتُ لطلاقك.

Kariyerim boyunca, kalabalık restoranlar için planladığım tam yedi suikast gerçekleştirildi.
على فصلِ مهنتِي، خطّطتُ بالضبط سبع جرائمِ قتل الذي نُفّذَ في المطاعمِ المزدحمةِ.

Aferin sana, tıpkı planladığım gibi oldu.
أحسنت صنعًا، فقد آلَ هذا لما خطّطتُ له تحديدًا.

Kyung-hwan Choi planladığım her şeyi mahvetti.
تشوي كيونغ هوان دمّر كلّ شيء خطّطتُ له.

Benim de planım o yöndeydi.
لقد خطّطتُ للأمر.

Aslında, yarın akşam Lacey'le planım var.
حقيقةً، خطّطتُ للبقاء مع (لايسي)، ليلة غد.

Seni Derek'in keskin nişancı tüfeği ile beklemeyi planlamıştım.
لقد خطّطتُ لإنتظاركِ ببندقيّة (ديريك) القنّاصة،

Öyle planlamıştım ama...
...هذا ما خطّطتُ له، ولكن