| Onun ve bizim aramızdaki tek şey ince bir kumaş | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يعزله عنا هو طبقة خفيفة من الغبردين. |
| Atmosfere, ince bir kat cila, dendiğini duymuştuk. | TED | سمعنا بأن طبقة الغلاف الجوي هي عبارة عن طبقة خفيفة من الطلاء. |
| Yaşam da bu gezegen üzerinde ince bir kat boya. | TED | والحياة نفسها عبارة عن طبقة خفيفة من الطلاء على هذا الكوكب. |
| Şu tavuk yumurtalarının altı ya da yedi tanesinden yapılmış hafif bir yemeğe hayır demem. | Open Subtitles | انا متأكد اني استطيع تناول وجبة خفيفة من ستة او سبع من البيض من تلك الدجاجة |
| şurdan bir çanta,burdan bir araba anhtarı belki biraz tezgahtan aşırma. | Open Subtitles | حقيبة هنا، مفاتيح سيارة هناك، ربما سرقة خفيفة من المحلات |
| Onunla aramızdaki tek şey ince bir kumaş parçası. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يعزله عنا هو طبقة خفيفة من الغبردين. |
| İnce sıvı bir kristalle korunmuş üzeri. Bilirsin, yüksek çözünürlüklü televizyonlarda kullandıkları malzemeden. | Open Subtitles | إنها مطلية بطبقة خفيفة من الكريستال السائل تعرفين من النوع الذي يستخدم في التلفزيونات عالية الدقة |
| Göremezsin zaten. Küçük bir, görünmezlik durumu yaşıyor çünkü. | Open Subtitles | لن يمكنك , لديها حالة مرضية خفيفة من التخفي |
| Bu, arada bir atıştırıp, sonra tekrar oturup onu anma şeysi ne kadar sürecek peki? | Open Subtitles | إلى متى سنجلس ونتذكّر ونتناول وجبات خفيفة من قت لآخر؟ |
| Yetişkinler böylece sıcaktan kaçarak akıntıdan toplayabildikleriyle bir şeyler atıştırma şansı buluyor. | Open Subtitles | فرصة للبالغين للهروب من الحرارة و لربما يحصلون على وجبة غذاء خفيفة من مجرى الماء |
| Hafif bir renk veren güneş losyonu... | Open Subtitles | . . إنه كريم للوقاية من الشمس مع لمسةٍ خفيفة من |
| Sana yiyecek bir şeyler hazırlayalım, tamam mı? | Open Subtitles | هيّا ، لنحضر لكِ وجبة خفيفة من الأكل، إتفقنا؟ |
| Çok özür dilerim. Atıştırmalık bir şey alayım dedim de. | Open Subtitles | مرحباً, أنا آسف جداً لقد قررت اخذ وجبة خفيفة من محل البقاله |
| Büyük pencereden yumuşak bir ışık alırız. | Open Subtitles | ستحصل على بقعة ضوء خفيفة من هذه النافذة الكبيرة |
| Düşük basınç rahatsızlığın var. Yakın bir dalıştan hafif bir sandık bence. | Open Subtitles | إنّك تُعانين من مرض انخفاض الضّغط، وأفترض أنّها حالة خفيفة من غطسٍ حديث. |
| Size okuyacak bir şeyler getirdim. Gerçek bir suç hikayesinden alıntı. | Open Subtitles | أحضرت لكما بضع قراءات حقيقيّة خفيفة من القسم الجنائيّ الحقيقيّ. |
| Hayır hayır, sadece küçük bir sorun yaşıyorum. | Open Subtitles | لا, لا, إنها مجرد حالة خفيفة من االمشاكل, تعلم؟ |
| Çerez türü bir şeyler almak ister miydin? | Open Subtitles | أترغبين بتناول وجبة خفيفة من نوعٍ ما؟ |
| Soya bazlı bir yiyecek beni sakinleştirir. | Open Subtitles | وجبة خفيفة من الصويا ستهدئ أعصابي |
| Munchies* Kim biraz Munchies ister? (bir çeşit çikolata markası) | Open Subtitles | وجبات خفيفة من يريد بعض الطعام؟ |