| Yoksa ne kadar çok yürümüş olsam da gözüme uyku girmiyor. | Open Subtitles | خلاف ذلك ، أنا لا أنام بغض النظر عن طول المشى |
| Çenesini kapalı tutmayı bilen bir tek o var tanıdığım bazı insanların aksine. | Open Subtitles | هو الوحيد الذي يعرف كيف يبقي فمه مغلقاً على خلاف بعض من أعرف. |
| Şimdi, bir süre daha dişlerini sıkmaya devam et. Silahşor ben aksini söyleyene kadar burada kalacak. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | الآن ، صك على أسنانك للقليل من الوقت بعد المقاتل يبقى حتى أقول خلاف ذلك , هل تفهم ؟ |
| Şu anda kaçış planında bir anlaşmazlık çıktığı teorisi üzerinde duruyoruz. | Open Subtitles | الآن، نحن نعمل تحت نظرية بأن هناك خلاف حول خطة الهروب |
| Dekan Walcott başka türlü düşünüyor... ama notlarım en iyiler arasında. | Open Subtitles | العميد والكوت يرى خلاف ذلك ولكن تقديراتى أعلى بكثير من المعدل |
| Bunun oldukça zor olmasının nedenlerinden biri, uzaylılar ve dinazorlar dışında, insan yüzüne her gün bakıyor olmamızdır. | TED | ونجد أن أحد الاسباب التي جعلتها صعبة وذلك على خلاف صور الكائنات الفضائية والديناصورات أننا نرى الوجوه البشرية يومياً |
| Hayır, bunu yapamam. farklı bir karar verene kadar komutanlık kilit altında kalacak. | Open Subtitles | لا لا أستطيع فعل هذا , القياده ستبقى مغلقة حتى أقرر خلاف ذلك |
| Efendim, o cesede ihtiyacımız var Yoksa bu dava elimizden kaçar. | Open Subtitles | سيّدي، نحن بحاجة لتلك الجثة، خلاف ذلك، ليس لدينا أيّ قضيّة. |
| Yoksa onları acımasız bir şekilde, kirli ellerinin ötesindeki dünyanın parıltısıyla ayartmış olursun. | Open Subtitles | خلاف هذا، ان تغريهم بقسوة بلمحة من عالم أبعد من يدهم المليئة بالدهن |
| Geri gelip eğitimine yardım etmeliyim. Yoksa bir işe yaramaz. | Open Subtitles | لابد لي من العودة لأعلمه خلاف ذلك، لا جدوى منه |
| Fakat diğer insanların aksine, siz boşanma yerine birbirinizi öldürmeye kalktınız. | Open Subtitles | مع أنّكما، على خلاف الأزواج الآخرين، اخترتُما القتل عوضًا عن الطلاق. |
| Senin iletişim yöneticiliği kariyerinin aksine bu şarkı ölmeyecek gibi. | Open Subtitles | اذا تلك الأغنية، على خلاف مهنتِكَ كمدير اتصالات لن تمت |
| Bazı insanların aksine parti gibi ciddiyetsiz ortamlara asla katılmaz. | Open Subtitles | إنها لا تحضر أيّ شيء تافة كالحفلة، خلاف بعض الناس. |
| En güzel yanı da, kimse aksini bilmiyor. Cenaze bitene kadar. | Open Subtitles | الجميل أن أحداً لا يعرف خلاف ذلك ليس إلا بعد الدفن |
| Tanrı bilir Dougal ve onun arasındaki nerdeyse ilk anlaşmazlık bu olmuştur. | Open Subtitles | أنها بالكاد المره الاولى التي يكون فيها هو ودوغال على خلاف,والله أعلم |
| Bugün çalışan gizli dernekler var. başka türlü düşünmek, saflık olur. | Open Subtitles | هناك جمعيّات سرّيّة تعمل اليوم إنّه لمن الساذج إعتقاد خلاف ذلك |
| Tok'ra, Cheyenne Dağı'nın aksine, üssün dışında koruma olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | على خلاف جبال شايان التوكرع يقولون انها غير محميه |
| Kan, gerçek beni ortaya çıkarıyor. farklı bir şey düşünüyorsan, aptalsın demektir. | Open Subtitles | الدماء تخرج ما بداخلي، و لو ظننتِ خلاف ذلك ، فأنتِ حمقاء. |
| Ama insanlığın ortak öncülünü kabul etmeliyiz Aksi takdirde; ormandaki hayvanlar gibi oluruz. | Open Subtitles | ولكن عليك قبول فرضية الإنسانية المشتركة، خلاف ذلك ستكون في الغابة مع الحيوانات. |
| Evet, ve benim bir şey olarak gördüğüm şeyleri o kavga olarak görüyor. | Open Subtitles | بلى , و اذا حدث أمر بينناوهو بنظري خلاف ستظن هي أنها مشاجرة |
| Bir adamın zihninin içine yakından baktım onun katil olduğuna emindim ancak tüm kanıtlar tersini söylüyor. | Open Subtitles | أنا حصلت على ما يصل قريبا نظرة في ذهن رجل كنت مقتنعا كان قاتلا، ولكن كل الأدلة ويقول خلاف ذلك. |
| Ona bizim bitki yetiştirdiğimiz yerden uzakta durursa, sorun olmayacağını söyledim. | Open Subtitles | قلت له أن يبتعد من مزرعتي فلن يكون خلاف بعد ذلك |
| Bazılarının tersine ben zevk için öldürmem. | Open Subtitles | أنا لا أقتل من أجل المتعة على خلاف البعض |
| Sevgililerin kavgası falan yok. Sevgili değiliz. | Open Subtitles | ليس هناك خلاف بين عاشقين نحن لسنا بعاشقين. |
| Bir gün Herkül, bir gün hiçbirine benzemeyen bir kadınla tanışacaksın. | Open Subtitles | يوماً ما، هرقل أنت ستجتمع بإمرأة على خلاف أي واحدة أخرى |