| Ama onun ihaneti ondan kurtulman için çok iyi bir sebep verdi. | Open Subtitles | ولكن خيانتها , اعطتك الطريقة المثالية للتخلص منها , ونصبه على ويل |
| Kontun ihaneti, kadınınkinden çok daha büyüktü. | Open Subtitles | خيانته كانت أكبر من خيانتها يمكن ان تحدث ابداً |
| - Aslında çılgına döndü. Kardeşinin ölmesinden ziyade kendisine ihanet ettiği içindi. | Open Subtitles | كان ليس بسبب موت إيفلين ولكن بسبب خيانتها لها |
| Sanırım en iyi açıklama babalık testinin kocasını aldattığını gösterdiği benim de eşeysiz üreme olayını uydurduğum. | Open Subtitles | أظنّ التفسيرَ الأفضل هو أنّ فحصَ الأبوّةِ كشف خيانتها فقمتُ باختراعِ مسألةِ التوالُدِ البكريِّ هذه برمّتِها |
| İhanetini fark etmek bir yana sandığımdan daha çabuk öğrendiğini anlamak daha kötüydü. | Open Subtitles | اكتشاف خيانتها كان شيء واحد أما إكتشاف أنها أكثر إدراكاً أكثر مما أدركت ، كان شيئاً آخر تماماً |
| En sevdikleri tarafından ihanete uğrayan Ay Prensesi kendisine bağışlanan gücü bir kenara bırakıp herkes için korkunç bir lanette bulundu. | Open Subtitles | تم خيانتها من قبل أكثر من أحبّتهم فحررت أميرة القمر قوّة اللؤلؤ التي منحت لها وألقت لعنة مروعة عليهم جميعاً |
| Onun ihanetinin beni ne kadar kırdığını belli etmiyorum, ama onu bağışlayacağım ve kendimi gizli gizli iyileştireceğim. | Open Subtitles | خيانتها جرحتني أكثر مما أبدي لكني سأسامحها وأتداوى سراً |
| Onun ihaneti kadar çok... beni neyin deli ettiğini biliyorsun... | Open Subtitles | ، بالرغم من خيانتها القاسية لي ما كان يُؤلمني حقاً هو |
| Kral için önemli olan, Gwen'in ihaneti Merlin. | Open Subtitles | إنها خيانتها "هذا هو مايهم الملك "ميرلين |
| O son kelimeleri yazmasını bekleyerek vatana ihanet eylemi oluştuğuna kanaat getirmemi sağladılar. | Open Subtitles | لقد انتظروها ليكتبوا الكلمات التي في نظري تؤكد خيانتها |
| Ya karın ona saldıran haydutları gördüğünde yaşadığı ihanet için sence neler düşünmüştür.. | Open Subtitles | ما الذي يجب ان تكون زوجتك شعرت به عندما رأت قطاع الطرق يهجمون عليها وادركت انه تم خيانتها |
| Hükümetin ihanet ettiği tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | أنت لست الوحيدة التي تمت خيانتها من طرف الحكومة. |
| Kocasını aldattığını görünce saf öfkeyi hissettim resmen. | Open Subtitles | خيانتها لزوجها, جعلني أشعر بالغضب الشديد |
| Kocasını aldattığını görünce saf öfkeyi hissettim resmen. | Open Subtitles | خيانتها لزوجها, جعلني أشعر بالغضب الشديد |
| Kadın, kocasına aslında onu aldattığını anlatmaz. | Open Subtitles | إنها لا تخبره عن خيانتها الواقعية له |
| Rebekah'ın sana olan ihanetini göstererek intikamımı almış olacağım. | Open Subtitles | هكذا سأظفر بثأري، بأن أريك خيانتها. |
| Amacımız ihanetini kanıtlamak. | Open Subtitles | الهدف هو تسليم دليل على خيانتها |
| Kont Dooku tarafından ihanete uğrayan ve ölüme terk edilen Asajj Ventress, eski üstadıyla ölümcül bir oyuna girişti. | Open Subtitles | لقد تمت خيانتها وتركت ميتة عن طريق الكونت دوكو اسانج فانترس بدءت لعبة قاتلة مع سيدها القديم |
| Çocukları olarak, onu her gün ihanetinin utancını gizlemeye çalışırken görürdük. | Open Subtitles | عندما كنت طفله كنت أشاهدها طوال هذا الوقت تحاول التخلص من عار خيانتها. |
| Benim kız arkadaşım var, onu asla aldatmam. | Open Subtitles | عندي صديقة .. لا اريد خيانتها ابداً |
| Sizler ihanetine dair deliller bulursunuz. Bundan eminim. | Open Subtitles | فخامتك سيجد دليل على خيانتها , أنا متأكدة جدًا من ذلك |
| Aniden anladım ki, ben dünyadaki en çok aldatılan eş ve sevgiliydim. | Open Subtitles | عندها أدركت فجأة، بأنني أكثر امرأة قد قد تم خيانتها في العالم، كزوجة، وكحبيبة. |