| Ama, ne kadar sorunlu da olsa, hep bizimleydi. babam bizi ordan çıkartmak için geldi. | Open Subtitles | ولكن مع كل هذا الإحباط الذي نسببه له فلقد كان دائما يأتي لإنقاذنا |
| Toronto, Kanada'da. Noel Baba'lar hep Kanada'dan geçerler. | Open Subtitles | تورونتو في كندا سانت دائما يأتي من خلال كندا |
| Neden hep komplikasyonları oluyor? | Open Subtitles | لماذا دائما يأتي بعده الكثير من التعقيدات؟ |
| Resmini yaptığım yargıç oradan gelir. | Open Subtitles | القاضي الذي أرسمه الآن دائما يأتي من ذلك الباب |
| her zaman vaktinde gelir. Saat tam 20.00'de. | Open Subtitles | إنَّه دائما يأتي في الوقت نفسه، في الساعه 8 تماماً. |
| Sanırım bana aşık oldu. Çünkü bana her zaman "merhaba" derdi. | Open Subtitles | أظن أنه كان معجبا بي، فقد كان دائما يأتي ويلقي التحية. |
| Ama iyi bir yedek sağdıç her zaman hazırlıklı olmalı. | Open Subtitles | لكن الاشبين الاحتياطي الجيد دائما يأتي مستعد. |
| Oğlun hep benden önce gelir değil mi? | Open Subtitles | هو دائما يأتي أولاً بلنسبه لكِ أليس كذلك؟ |
| Hani hep benim çalıştığım kasaya ödeme yapan adam var ya. | Open Subtitles | الرجل الذي دائما يأتي عند كاشيري |
| Göründüğü kadarıyla bu olacak ve bu hep kötü sonuçlanıyor. | Open Subtitles | هنالك نمط نتبعه دائما يأتي بنتائج سيئة |
| İşin hep öce geldi, Hatta şimdi bile bizi tehlikeye atıyorsun Tom'da ailesini böyle tehlikeye atmıştı | Open Subtitles | العمل دائما يأتي في المرتبة الاولى حتى الان حتى انك وضعتنا ،،، في نفس الخطر الذي كان عليه(توم) وعائلته علي ان اقلق |
| Bernhart biraz alışılmışın dışında çalışır, ama hep sonuç alır. | Open Subtitles | يعرف (بيرنهارت) على أنه يتجاوز الخط بعض الشيء و لكنه دائما يأتي بنتيجة |
| Bu yöntem hep geri teper. | Open Subtitles | ذلك دائما يأتي بنتائج عكسية |
| - hep geç geliyor zaten! | Open Subtitles | هو دائما يأتي متأخر! |
| hep ben ilk boşalan oluyorum. | Open Subtitles | - أنا دائما يأتي أولا. |
| Büyük Nathan Stark. her zaman kurtarmaya gelir. | Open Subtitles | نيثان ستارك العظيم دائما يأتي لكي ينقذ |