| KTA'nın, yani Kadim Teknolojileri Aktivasyonunun sürekli olan tek bir genle olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد أن تنشيط تقنيات الإنشنتس سببه وجود جين واحد فعال بصفة دائمة |
| Amir bey, sürekli ayrı tutacağımız çocuklarımızla nasıl yaşamamızı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | كيف يفترض أن نعيش وابنانا منفصلان بصفة دائمة أيها المأمور؟ |
| Yarın sabah erken gel işler hep böyle yavaş gitmeyecek. | Open Subtitles | تأكد من الحضور مبكراً غداً لأن حالة الركود ليست دائمة. |
| İçlerindeki Terrigen'ı daimi olarak tetiklemeden güçlerini tespit edebileceğimizi kast ettim. | Open Subtitles | ما قصدته،أنه يمكننا تحديد قواهم بدون إثارة دائمة للتريجنسيس في الشخص |
| Tüm dünya insanları evrendeki bu cennette birleşecek ve sonsuza dek mutlu yaşayacaklar. | TED | ستكون جميع شعوب العالم متحدة في جنة الأرض هذه وسيعيشون في سعادة دائمة. |
| Pirinçli Krispy'lerden de her zaman bol sayıda bulunduruyorlar. En sevdiklerimdendir de. | Open Subtitles | ولديهم زحمة دائمة عند حلويات الرز المحمص إنها تثيرني على كل المستويات |
| Kendi elleriyle camdan ve altından bir tabut yapıp yanında ebedi nöbet tuttular. | Open Subtitles | لذا صنعوا تابوت من الزجاج والذهب وبقوا فى حراسة دائمة لها |
| Sağlam inşa edilmiş, kalıcı -- bunlar tamamen kendine özgü, nazik ve geçiciydiler. | TED | بصورة مهندسة دائمة قائمة انها عكس الصفات الموجودة في مجسماتي الناعمة المؤقتة الضعيفة |
| Korkunç ve sürekli devam eden bir rüya halinde yaşıyor gibiydim. | Open Subtitles | و كنت نوعاً ما أحيا فى حالة دائمة من الأحلام المروعة |
| Radyumun sürekli bir bozunma sürecinde olması fikri beni büyüledi. | Open Subtitles | انا مذهولة بفكرة أن الراديوم في عملية دائمة من الاضمحلال. |
| Beyniniz öyle yapmaz. Beyniniz, içinde bulunduğunuz ortamda ne olacağıyla ilgili sürekli tahmin yürütür. | TED | دماغكم لا يقوم بذلك. ما يفعله دماغكم هو أن يقوم بتنبؤات مستمرة و دائمة عن ما سيحدث في محيطك. |
| sürekli düşünmelisiniz, başka neler keşfedilmeli? | TED | انت بحاجة دائمة إلى التفكير. ما الذي يجب ان تقوم باكتشافه أيضاً؟ |
| Seçim, özgürlüktür ama bu, kendi iyiliği için, sürekli olmadığı durumda geçerlidir. | TED | والخيار هو الحرية، ولكن ليست عندما تكون دائمة من اجلها هي |
| Endişe ve sorumluluk içinde olan neden hep ben oluyorum? | Open Subtitles | لم عليَّ أن أكون تلك المرأة البالغة، المسؤولة، دائمة القلق؟ |
| hep saçma ve anlamsız şeylere kızan nankör bir kız olsun mu? | Open Subtitles | ما رأيك فى أبنة جاحدة، دائمة الاستياء بشأن شئ غبي وبلا معنى؟ |
| Memnet hep söylenirdi. Neden şimdi kızgınsın? | Open Subtitles | ممنت كانت دائمة التذمر طوال حياتها لماذا أزعجك ذلك الآن ؟ |
| İnsanların görüşleri de değişiyor yani görüşleri de daimi değil. | TED | كما يغيرون وجهات نظرهم، وبالتالي فإن آرائهم غير دائمة. |
| O çocuğun dört senedir daimi evlat edinilmesi gerektiğini söylüyorum. | Open Subtitles | أعني لقد كنت أوصي فقط بحضانة دائمة لهذه الطفلة لأربع سنوات حتى الآن |
| Kötü haber, yüzüne ulaşmadan tedavi edilmen gerek yoksa sonsuza kadar kalacak. | Open Subtitles | ،ولو لم نفعل هذا سريعًا قبل أن تصل إلى عنقك ستكون دائمة |
| Tümü rasyonel olduğu için, bir kez oy verildiğinde, iyi bir hükümet kurarlar ve sonsuza kadar mutlu yaşarlar. | TED | ولأنهم كلهم عقلانييون، حينما يُنتخب أحدهم، فإنهم ينتجون حكومة جيدة ويعيشون في سعادة دائمة. |
| her zaman düşündüğüm şey... ...bu oturumun da konusu olan şey, yani basitlik. | TED | أنا دائمة التفكير حول ماهية هذه الجلسة والتي تسمى البساطة |
| İstilacılar ışığa dayanıklı değiller güneşi kapatmak istiyorlar ki böylece ebedi karanlıkta yaşayabilsinler. | Open Subtitles | الغزاة هي ليلى. إنهم يريدون أن تمحو الشمس حتى يتمكنوا من العيش في ظلمة دائمة. |
| Rütbelerin düşürülmesinden ölüm tehditlerine, işini kaybetmekten kalıcı işsizlik korkusuna kadar. | TED | بدءاً من تقليل ترقيتهم وللتهديد بالقتل وخسارة العمل وخسارة دائمة له |
| Komitemiz, bu odanın ömür boyu size tahsis edilmesine ve burasının sizin eviniz olmasına karar vermiştir. | Open Subtitles | هذا الصباح مجلس الإدارة أتخذ قرارًا جماعياً بمكوثك في المستشفى بصفة دائمة هذا هو منزلك الآن |
| Yazın, fakirler için sürdürülebilir yaşam sağlayan evlerin inşasına yardıma gitmiş. | Open Subtitles | لقد قرر قضاء الصيف , في بناء مساكن دائمة للفقراء . |
| Takılmak daimî değildir. | Open Subtitles | المساكنة ليست علاقةً دائمة. |
| Devamlı bir eyleme ihtiyacımız vardı. bir politikacının ruh halinin hassaslığına ya da krize falan bağlı olmayan. | TED | نحن بحاجة إلى حركة دائمة. حركة لا تكون عرضة لأهواء الساسة المتذبذبة. أو بمجرد ظهور أشباح الهبوط الاقتصادي. |