vücut içinde kalan metal kalıntılarına bakmamız çok kolay. | TED | من السهل جداً النظر الى تداخل المواد المعدنية والتي يمكن ان ترى من داخل الجسم |
İlaç sadece vücut içinde kimyasal bir tepki görürse işe yarıyordu. | Open Subtitles | يعمل المخدر في حالة كان هنالك تفاعلات كيميائية داخل الجسم . |
Kan dediğin ait olduğu yerde, yani vücudun içinde kalmalı. | Open Subtitles | الدم عليه ان يبقى داخل الجسم الى حيث ينتمى |
Kan dediğin ait olduğu yerde, yani vücudun içinde kalmalı. | Open Subtitles | الدم عليه ان يبقى داخل الجسم الى حيث ينتمى |
Cerrahlar artık vücudun içine girebilir ve robotik cerrahi ile bundan daha beş yıl öncesine kadar imkansız olan şeyleri yapabilirler. | TED | الذي يمكنه الآن الدخول إلى داخل الجسم و القيام بعملية جراحية آلية، التي هي الآن اليوم على مستوى لم يكن ممكنا حتى منذ خمس سنوات من اليوم. |
Bir vücudun içine adım atmak zorundaydık. | TED | كان علينا مبدئيا أن نخطو داخل الجسم. |
Bizim düşüncemiz şüphesiz, kemik yenilenmesine çok büyük bir ihtiyaç olduğudur, ancak bu ilyak kanadı yaklaşımının da kendi sınırlılıkları bulunmaktadır. Acaba gerektiğinde kemik oluşumunu vücudun içinde gerçekleştirip daha sonra ilyak kanat kültüründe olan bütün bu çok ağrılı art etkiler olmaksızın nakledebilir miyiz diye düşündük. | TED | لذلك ما كنا نفكر فيه هو، هنالك حاجة هائلة لترميم العظام، بالطبع، لكن هذا النوع من المقاربة المعتمدة على العرف الحرقفي عليها الكثير من القيود، وربما يمكننا إعادة إنشاء جيل جديد من العظام داخل الجسم يكون متوفراً عند الطلب ومن ثم نكون قادرين على زرعه من دون هذه العقابيل المؤلمة جداً التي نحصل عليها عند عملية القطف من العرف الحرقفي |
Çıplak gözle baktığınızda, bluz veya eteğinizin bir parçasıymışlar gibi görünürler, ama aslında bu malzemeler oldukça kompleks yapıdadır. ve vücudun içine girdiklerinde zamanla yok olacak şekilde dizayn edilmişlerdir. | TED | وهي خامات تبدو للعين المجردة كإنها قطعة قماش من بلوزتك أو قميصك , ولكنها في الحقيقة هي خامات معقدة بشكل كبير وهي مصممة بحيث تتحلل بعد وضعها داخل الجسم. |