| Biraz önce konuştum hasta bir çocuğa bakmak için yetimhaneye uğramış. | Open Subtitles | تحدثت إليه للتو، لقد توقف عند دار الأيتام ليعتني بطفل مريض |
| yetimhaneye ait bir sınıfta çektiğim bu fotoğrafta Eve dönünce çevirisini yaptırdığım bir yazı var. | TED | هذه الصورة، التي أخذتها في دار الأيتام لأحد الفصول الدراسية، تعرض لوحة قمت بترجمتها عندما وصلت البيت. |
| Eskiden bu Yetimhane çocuk kahkahaları ve oyun sesleriyle çınlardı. | Open Subtitles | لقد كان دار الأيتام ملئ بضحكات الأطفال و لِعب الأطفال |
| Bisiklet üzerindeki kızgın çocuk hikâyesinden milyonlarca vardır ve sırf kahramanlarını sevmiyoruz diye veya yetimhaneden alıp eve getirdiğimiz çocuk o değil diye, onların hikâyelerini göz ardı edemeyiz. | TED | هناك مليون طفل مثل طفل الدراجة الغاضب ولا نستطيع تجاهلهم لأنه وببساطة لا نحب أنصارهم أو بسبب أنه ليس الطفل الذي نرغبُ في إحضاره للمنزل معنا من دار الأيتام. |
| Bu kadın, yetimhanede çalışıyor. Onun da oğlu evlat edinilmiş. | TED | هذه سيدة تعمل الآن في دار الأيتام وكان ابنها قد تم تبنيه. |
| Fakat geçen bir yıl boyunca, desteklediğim Yetimhanenin korkunç bir şekilde yozlaşmış olduğunu keşfettim. | TED | لكن في خطتي للعام القادم، أتيت لأجد أن دار الأيتام الذي كنت أدعمه أصابه الفساد على نحو مريع. |
| Yetimhanedeki rahibe buraya taşınıyor, yani beraber geliyorlar. | Open Subtitles | الراهبة في دار الأيتام قد نقلت هنا سوف يأتون مع بعض |
| İkinci gece çocukların odasını boşalttık, çünkü yetimhaneye gidip tüm çocuklarla birlikte yer yatağında uyuduk. | TED | في الليلة الثانية لم نبق غرفة الطفلين ، لأننا ذهبنا و نمنا على الأرض مع جميع الأطفال في دار الأيتام. |
| Büyüdüğüm yetimhaneye her yılbaşında çocuklar için oyuncak getirirdi. | Open Subtitles | في دار الأيتام الذي كبرت بهِ كان يأتي بكل أنواع الهدايا في كل كريسماس |
| Ne yazık ki Nicky'nin kayıtları mühürlenip yetimhaneye geri yollanmış. | Open Subtitles | للأسف، تم حجب سجلات "نيكي" الصغير واُعيدت إلى دار الأيتام. |
| Ben söyleyeyim; 16 yıllık Yetimhane hayatının efkârı. | Open Subtitles | سأقول أنهُ قد عانى ستة عشر عاماً في دار الأيتام. |
| Rahibeler senin Yetimhane dışında daha mutlu olacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | الراهبات إقترحن أنه يمكن ان تكون سعيداً خارج دار الأيتام هذه |
| - Okul mu? Beni aptal mı sanıyorsun. Yetimhane için olandan bahsediyorum. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تخدعني، أعرف بأمر دار الأيتام لن أرتدي بذلةً |
| ve pilot Jeff Cowley. O da Natasha ile tanıştıktan sonra yetimhaneden bir çocuk evlat edindi. | TED | و الطيار جيف كاولي قد عاد بالفعل، و تبنى واحدا من الأطفال الآخرين في دار الأيتام بعد أن قابل نتاشا. |
| yetimhaneden beri boğazımdan yumurta geçmemişti. | Open Subtitles | لم أرى بيضه واحده مُنذ أن غادرت دار الأيتام. |
| yetimhaneden ayrıldıktan sonra böyle para kazanmış. | Open Subtitles | ومن ذلك كان يرتزق بعدما خرج من دار الأيتام. |
| Bazen, seni o yetimhanede başının üzerine attıklarını düşünüyorum. | Open Subtitles | أحياناً أظن أنهم في دار الأيتام. أوقعوك على رأسك |
| Burada, yetimhanede kaldığın sürece bu keman senin olacak. | Open Subtitles | هذه كمانك طوال فترة وجودك في دار الأيتام |
| Son zamanlarda Yetimhanenin dışında... birçok kutsal işim vardı. | Open Subtitles | كنتُ غير موجود لأنهُ لديّ الكثير من الفرص الكنيسية مؤخراً خارج دار الأيتام |
| Beni Yetimhanenin önüne bırakmışlar. | Open Subtitles | لقد أخبرونيّ بأنني تُركت بالخارج, في دار الأيتام |
| Oyuncaklar, bebek giysileri ve Yetimhanedeki kadınlar için bazı hediyeler. | Open Subtitles | لعب الاطفال وملابس الاطفال وبعض الهدايا بالنسبة للنساء في دار الأيتام |
| yetimhaneyi yerle bir eden diktatör hala hayatta... | Open Subtitles | القائد العسكري الذي هدم دار الأيتام في ذلك الوقت لا يزال على قيد الحياة |
| Yetimhanedeyken, su taşımaya gittiğimde hep bunlardan arardım. | Open Subtitles | في دار الأيتام, عندم كنت أذهب لإحضار المياه كنت دوماً أبحث عن هذهِ |
| Evlât edindirme çalışanları beni bir dizi aileye verdiler. | Open Subtitles | دار الأيتام ضمتنى لعائلات كثيرة |
| Bazen öksüzler yurdunda kafana bir şey düşürdüklerini düşünüyorum. | Open Subtitles | أحيانا أظن أنهم في دار الأيتام ذلك أوقعوك على رأسك اللعين |