| Allen Dulles'ı iyi tanırdım. Sık sık evinde ona rapor verirdim. | Open Subtitles | كنت أعرف ألين دالاس جيدا أنا غالبا ما ألقاه في منزله |
| Bu sabah Dulles'e inmiş ve ekibinden birinin cenazesini düzenlemek için buradaymış. | Open Subtitles | لقد وصلت الى دالاس هذا الصباح.. هنا لتحضر جنازة احد اعضاء فريقها. |
| Üyeler arasında bulunanlar, eski CIA şefi Allen Dulles... milletvekili Gerald Ford, banker John McCloy... | Open Subtitles | وتضم اللجنة ألين دالاس المدير السابق لوكالة المخابرات المركزية والنائب جيرالد فورد والمصرفي جون ماكلوي |
| Şimdi bu Dallas Tiyatrosu. Bizim için çok sıra dışı bir işverendi, | TED | الآن هذا هو مسرح دالاس , وكان عميل غير عادي بالنسبة لنا |
| Tiyatrolar New York, Chicago ve Seattle'a odaklanmışlardır fakat Dallas Theater Company'e değil. | TED | المسارح تجد تركيزا في نيويورك , شيكاغو وسياتل مع استثناء شركة مسرح دالاس |
| Alt tarafı Dallaslı bir garsondun. Zamanını kamyon şoförlerine takılarak geç iriyordun. | Open Subtitles | كنتِ نادلة فى مطعم فى دالاس تقضين وقتك مع سائقى الشاحنات |
| Bu arada Dulles, General Y'nin velinimetiydi. | Open Subtitles | دالاس , بالمناسبة كان المتبرع الحكيم بصفة عامة |
| "Birazdan Dışişleri bakanı John Foster Dulles'ı Milletle yüzleşme programında ulus basınını temsil eden tecrübeli muhabirlerden gelen sorularla izleyeceksiniz. | Open Subtitles | أنت على وشك مشاهدة وزيرة الخارجية جون فوستر دالاس يقابل الأمة بأسئلة موجهة من مراسلين مخضرمين يمثلون صحافة البلاد |
| FBI, Washington Dulles Havaalanı'nın ana terminalinin bu görüntüsünü gönderdi. İki gün önce, sahte bir isimle ülkeye giriş yaparken görüntülendi. | Open Subtitles | الاف بي آي أخذت هذه اللقطات من مطار دالاس في واشـنطن وهو يدخل البلاد قبل يومين تحت اسـم مسـتعار |
| Dulles üzerinde bir anda kaybolmuş. LAX'e gitmesi gerekiyormuş. | Open Subtitles | لقد أختفى خارج دالاس وجهته كانت لوس أنجلوس |
| Konvoy halinde Dulles'a uçacak uçağa gideceksiniz. | Open Subtitles | ستركبون مباشرة الخطوط البريطانية في دالاس |
| Buradan bakinca, sey gibi gorundu... 45 dakika sonra Dulles'e ucuyorsun. | Open Subtitles | اتعلم , من مجلسي هذا , يبدو لي طيارتك الي دالاس ستغادر في خلال 45 دقيقة |
| Dulles'a giden uçakta temizlenebilirsin. | Open Subtitles | يمكنـك التنظف والتألق بالطائرة ونحـن متوجهيـن إلى دالاس |
| Daha iyi bir fikri olan yoksa, Dallas'ın planına uygun hareket edeceğiz. | Open Subtitles | اذا لم يكن عند احدكم فكرة افضل ، سنستمر فى خطة دالاس |
| Dallas'ta Castro karşıtı yeraltı örgütünde çalışan Kübalı bir bayan. | Open Subtitles | سيدة كوبية في دالاس في منظمة غير شرعية معادية لكاسترو |
| Böbrekleri Boston'a, ciğeri Dallas'a ve korneaları da Oregon'a götürüldü. | Open Subtitles | كِلاه ذَهبتْ إلى بوسطن، كبده إلى دالاس وقرنيته إلى أوريغون. |
| Son üç hafta manyak gibiydi. Dolaştım, durdum. Denver, Dallas... | Open Subtitles | الثلاثة اسابيع الأخيرة كانت مجنونة كنت في دنفر , دالاس |
| Dallas'ın araba telefonuyla hayatımın en önemli telefon konuşmasını yaptım. | Open Subtitles | أَمْسكُت هاتفَ سيارةِ دالاس سيّئ وقمت بالإتصال الأهم في حياتي |
| Goodnight Yolu üzerindeki yerel Dallas film stüdyosundan çalışanlardan birinin bu sabah temizlik personeli tarafından bulunduğu olay yerinden canlı bildiriyoruz. | Open Subtitles | نحن في بث مباشر من المشهد الان في استديو دالاس المحلي للافلام في حي غوودنايت حيث ان احد الموظفين وجد ميتاً |
| Bir hafta sonra geri geldi ve Dallaslı bir polis birdenbire bir parmak izi buluverdi ha? | Open Subtitles | عادوا مرة أخرى بعد أسبوع وفجأة يجد شرطي من دالاس بصمة باطن اليد ؟ |
| Fakat bu gece Washington'ı Dallas karşısında Martel yönetecek. | Open Subtitles | ولكن الليلة مارتيل سيقود واشنطن ضد دالاس |