| Burada diplomatik olarak hassas bir durumdayız yarın bu durumu merkezinize bildireceğim. | Open Subtitles | لدينا حاله دبلوماسيه جديه هنا والتي سأناقشها غداً مع وزاره خارجيه دولتك |
| Yardımına ihtiyacım var derken diplomatik bir olay yarat dememiştim. | Open Subtitles | عندما قلت أنني بحاجة لمساعدتك لم أقصد، إنشاء ازمة دبلوماسيه |
| diplomatik bir çanta Viyana Anlaşmasının 27. maddesine göre korunma altında. | Open Subtitles | انها حقيبه دبلوماسيه المحميه تحت الماده 27 من اتفاقية فينا |
| Her zaman ki gibi, konu diplomatik nedenler yüzünden kayıtların dışında tutuldu. | Open Subtitles | القضية عولجت ليس للنشر او التسجيل لاسباب دبلوماسيه كالعاده |
| Kararımın tamamıyla diplomatik olduğunu size temin ederim. | Open Subtitles | ؟ انا اؤكد لكِ جلالتك , انها كانت مجرد دبلوماسيه |
| Ama diplomatik bir durum var. | Open Subtitles | وهنالك اعتبارات دبلوماسيه ايضاً |
| Tek taraflı, birlikte planlanmış bir diplomatik girişim söz konusu. | Open Subtitles | هناك جهود دبلوماسيه موحده تبذل |
| Yerine getirmemiz gereken diplomatik incelikler var. | Open Subtitles | هناك مجاملات دبلوماسيه ملازمه. |
| diplomatik çanta. | Open Subtitles | حقيبه دبلوماسيه |
| Ve arabaya diplomatik plaka yerleştir. | Open Subtitles | وضع عليها ارقام دبلوماسيه |
| Üzerine de diplomatik plakalar tak. | Open Subtitles | وضع عليها ارقام دبلوماسيه |
| diplomatik dokunulmazlığımız var... Elini oradan çıkart. | Open Subtitles | لدينا اوراق اعتماد دبلوماسيه |
| Adamın diplomatik dokunulmazlığı var Ajan Gibbs. | Open Subtitles | هذا الرجل لديه حصانه دبلوماسيه يا عميل (غيبس) |
| diplomatik bir felaket olacak. | Open Subtitles | هذه ستكون كارثه دبلوماسيه |