| Bay Belfort iki düzine azili suçlunun hüküm giymesine yardimci olmustur. | Open Subtitles | السيد بيلفورت ساعد الحكومة بإدانة دزينتين من المتهمين |
| Bu sayede iki düzine terörist hücresini yok ettiler. | Open Subtitles | والتي بها سيكون قادرين على تفكيك أكثر من دزينتين من الخلايا الإرهابية |
| Ama sen yaklaşık iki düzine elle mastürbasyon yaptırdın. | Open Subtitles | لقد حصلت على دزينتين من المداعبة اليدوية |
| İki düzine istiridye lütfen. Masada olacağız. Alkol de getirin! | Open Subtitles | دزينتين من المحار من فضلك، سنكون عند تلك الطاولة، وأحضر المزيد من الكحول |
| Daha derin bir araştırma birkaç haftada farklı yerlerden iki düzineden fazla replika aldığını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | مزيد من البحث الدقيق كشف أنه ابتاع أكثر من دزينتين من النسخ المقلدة في محلات مختلفة |
| Bir düzine de tanık var ve hepsi de güvenilir. | Open Subtitles | لديهم دزينتين من الشهود . و كلهم موثوق بهم |
| 627 nolu uçuş iner ve birden sen iki düzine ajanın başındasın, öyle mi? | Open Subtitles | تحط الرحلة 627، ثم تكون فجأة مسؤولاً عن دزينتين من العملاء؟ |
| Bana oyun oynadı. İki düzine yumurtayı çöpe fırlattı ve fazla pratik... | Open Subtitles | لقد إحتال عليّ ، واستنفذ دزينتين من البيض |
| Tabakta iki düzine kurabiye vardı. | Open Subtitles | كان هناك اكثر من دزينتين من الكعك على هذا الطبق |
| İstihbaratımız bölgede iki düzine Lobo Sonora'nın kendi kokainleri için satış anlaşmaları yaptığını doğruladı. | Open Subtitles | مخابراتنا تقول انه هناك دزينتين من رجال اللوبو سونورا في المنطقة يعقدون التحالفات من اجل كوكايينهم |
| En azından birkaç düzine arı sokmuştur. | Open Subtitles | أوه، يارجل أنا قد حصلت على الأقل على دزينتين من لسعات النحل |
| En son gittiğimizde 2 düzine top kaybetti. | Open Subtitles | آخر مرة، فقد ذلك المغفّل دزينتين من الكرات |
| Tek bir koltuğa iki düzine tabanca saklayabilirsin. | Open Subtitles | حسناً, تستيطع اخفاء دزينتين من المسدسات في أريكة واحدة, |
| Tek bir koltuğa iki düzine tabanca saklayabilirsin. | Open Subtitles | حسناً, تستيطع اخفاء دزينتين من المسدسات في أريكة واحدة, |
| Tam olarak bilgilendirilmiş muhtemelen birkaç düzine insan çalışanımız var. | Open Subtitles | من المحتمل أن يكون لدينا دزينتين من الموظفين البشرين تم إطلاعهم بشكل كامل |
| Sonra iki düzine insan daha bu isimsiz e-posta adresine katılmak için mail attı. Ama gerçekten iddia ettikleri işe sahip olduklarını doğruladım. | TED | وبعد ذلك دزينتين من الناس في الحقيقة راسلوا للمشاركة إلى عنوان البريد المجهول لكني أكدت بأنهم عملوا في الحقيقة عندهم الوظائف إدعوا بأنهم عندهم |
| Evet, iki düzine gül göndermek istiyorum. | Open Subtitles | نعم، أُريدُ إرْسال دزينتين من الورد. |
| O gece de iki düzine imza atmışımdır. | Open Subtitles | وقعت على الأرجح دزينتين تلك الليلة. |
| Daha derin bir araştırma birkaç haftada farklı yerlerden iki düzineden fazla replika aldığını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | كشف أنه ابتاع أكثر من دزينتين من النسخ المقلدة في محلات مختلفة على مدى عدة أسابيع. |