| İlaçlarını yeni aldı. Onu bir gün sonra gör. | Open Subtitles | نعم، حسنا، تناولت دوائها للتو أمهلها يوم واحد |
| Geçen gün ilaçlarını almayı unutmuş. Bir tepsiyi kafasına geçirmiş. | Open Subtitles | في ذلك اليوم لم تأخذ دوائها ضربته بالدرج |
| Ya ben onunla değilken ölürse? İlaçlarını ver bana. | Open Subtitles | ماذا لو ماتت و انا غير موجود اعطني دوائها |
| İlacını bile ona zorla veriyordum. | Open Subtitles | كان يجب علي لوي ذراعها لكي تتناول دوائها |
| İlacını almasını sağlamak için kolunu bükmek gerekirdi. | Open Subtitles | كان يجب علي لوي ذراعها لكي تتناول دوائها |
| İlaç verdiğin çok şanslı küçük bir doktor kızı ve her şey yolunda. | Open Subtitles | إنها إبنة طبيب محظوظة. وأعطيناها دوائها أيضا. كل شيء علي مايرام, أفهمت? |
| İlaçları artık etki etmiyor olabilir mi? | Open Subtitles | فلقد أصبحت تصرفات رينيه هذا الأسبوع غريبة جدا هل من المحتمل بأن دوائها لم يعد مجديا بعد الآن؟ |
| Doktor bakımındaysa ilaçlarını bırakmış olabilir. | Open Subtitles | بإفتراض أنها تحت عناية طبيب، و عكفت عن أخذ دوائها |
| Bana ilaçlarını değiştirdiğini söylemişti yani belki doğru dozajda alıp almadığından emin olmak istersiniz. | Open Subtitles | قالت لي انها غيّرت دوائها لذلك ربما كنت تريد التأكد انها تأخذ الجرعة الصحيحة |
| Hepsi sütten çıkmış ak kaşık değil, orası kesin. Yüce Tanrım. Hastanenin dediğine göre Dottie alzheimer ilaçlarını almıyormuş. | Open Subtitles | ليسوا كلهم ملائكة, هذا من المؤكد. المستشفى يقول أنها لم تأخذ دوائها الخاص بمرض الزهايمر |
| Sana inansa da inanmasa da ilaçlarını alması gerekiyor ve senin bunu anlamasını sağlaman gerekiyor. | Open Subtitles | أتعرف سواء صدقتك أم لا لابد أن تأخد دوائها وأنت لابد أن تجعلها تفهم هذا |
| Fark ettiler ki tüm ilaçlarını almıyormuş. | Open Subtitles | وقد إكتشفو أن مونا لم تتناول دوائها طوال تلك الفتره |
| Evde, Maw Maw, kendisine ilaçlarını vermeye çalışan herkesi ısırırdı. | Open Subtitles | في المنزل ماو ماو كانت تحب عض الآخرين عندما كانوا يحاولون اعطاها دوائها |
| İlaçlarını almasına müsaade ediyorlar mı bilmiyoruz. | Open Subtitles | ولا نعلم لو كانوا يسمحون لها بالوصول إلى دوائها. |
| Sakinleştirici ilacını da çöpte buldum. | Open Subtitles | وجدت أيضاً دوائها الليثيوم في سلّة المهملات |
| Hemen ona ilacını yetiştirmem lazım, oda numarası ne? | Open Subtitles | لابد أن أعطيها دوائها حالاً لذا ماهو رقم غرفتها؟ |
| Doktorlar şizofreniyi dengede tutmak için ilacını 3 kere değiştirdiler. | Open Subtitles | الأطباء قاموا بتغيير دوائها 3 مرات محاولةمنهمجعلالفصاميستقر. |
| Bu kadına kendi ilacını tattırmamızın vakti geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لأن نذيق هذه المرأة بعضا من دوائها |
| Bu kadına kendi ilacını tattırmamızın vakti geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لأن نذيق هذه المرأة بعضا من دوائها |
| Bu hafta ikinci kez ilaç almayı unuttu. | Open Subtitles | انها المره الثانيه هذا الأسبوع التي تنسى فيها دوائها |
| Baban annemi getirip ilaç paralarını da ödemişti. | Open Subtitles | وكان والدك يحضر الطعام لوالدتي ويدفع ثمن دوائها في المتجر عندما كانت مريضة |
| Hayır, onun tek problemi kan basıncını düzenleyen ilaçları almayı bırakması. | Open Subtitles | لا مشكلتها الوحيدة... بإنها توقفت عن أخذ دوائها الخاص |
| - Ne var? Bu bayanın astımı var. İlaçlarına ihtiyacı var. | Open Subtitles | هذه المرأة لديها مرض الربو إنها تحتاج دوائها |
| Bize sempati duyan bir doktor bulana kadar, tedavisinden sen sorumlu olacaksın. | Open Subtitles | سوف أجد طبيب مناسب لها يجب عليك أن تشرف على دوائها بنفسك |