| - Aslında biraz daha farklı bir sebebi vardı. - Herkesi deniz tuttu. | Open Subtitles | في الواقع كان شيئا آخر تماما الجميع كان بهم دوار البحر |
| Yol boyunca deniz tuttu. Buna alışkın değilim. | Open Subtitles | كنت اعاني من دوار البحر اللعين طوال الطريق، أنا لست معتاداً على ذلك |
| Adam tekneye binecekse, deniz tutuyor mu bilmek istersin. Ne olur ne olmaz. | Open Subtitles | اذا كنت ستركب قارب علي ان أعرف ان كنت تعاني دوار البحر |
| Öyle olup olmadığını bilemem. Ama deniz tutmasına iyi geldiği kesin. | Open Subtitles | لا أعلم حقيقة هذا أنا أعلم أنه مفيد لحالات دوار البحر |
| Onu deniz tutmuş! Bir donanma klasiği. | Open Subtitles | إنه يعانى من دوار البحر هذا ما ترسله لنا البحريه |
| Evet, üzülerek söylemeliyim ki deniz tutması kurbanıydım. | Open Subtitles | .نعم, أنا كنت ضحية دوار البحر .أشعر بالأسف لقولى ذلك |
| Askerler gemiden inecekleri için çok mutluydu. Mide bulantısı bitecekti. | Open Subtitles | الجنود كانوا سعداء بنزولهم إلى الشاطئ للتخلص من دوار البحر |
| İki sene boyunca deniz tuttu. | Open Subtitles | كان يعاني من دوار البحر لسنتين |
| - Sanırım deniz tuttu. | Open Subtitles | أعتقد أن لديّ دوار البحر |
| - Evet. deniz tuttu sadece. | Open Subtitles | أجل دوار البحر فحسب. |
| Ve ben de hep "Kızım, seni deniz tutuyor" diyorum. | Open Subtitles | وأنا أقول لها: "يا فتاة، أنت تعانين من دوار البحر." |
| Duş aldığımda bile beni deniz tutuyor! | Open Subtitles | لدي دوار البحر من أخذ الإستحمام |
| Sanırım beni deniz tutuyor. | Open Subtitles | أعتقد سأصاب بـ دوار البحر |
| Hemen içmesem iyi olur çünkü deniz tutmasına karşı birkaç Dramamine hapı aldım. | Open Subtitles | لكن لا ينبغي عليّ الأحتساء الآن، لأنّي تناولت بعض من "دراماماين"، كما تعلم، تساعدني في دوار البحر. |
| Seni temin ederim, Poirot. Queen Mary'de deniz tutmasına yakalanmazsın. | Open Subtitles | أضمن لك يا "بوارو" أنك لن تعاني من دوار البحر على متن الملكة (ماري) |
| Hayır, aslında Kyle ile buluşacağım. Jess bana deniz tutmasına karşı taktığı bileziklerini ödünç vermişti de. | Open Subtitles | كلا، في الواقع أنا ذاهبة لمقابلة (كايل) (جيس) أعارتني سوار دوار البحر خاصها |
| Kendilerini deniz tutmuş yeni yetmeler düzenli donanmanın yerini alıyor! | Open Subtitles | دوار البحر المنتشر فى السفن التجاريه يأخذ مكانه الآن فى الأسطول البحرى |
| Hmm. George, hayır, Beni deniz tutmuş olamaz. | Open Subtitles | كنت اعاني من دوار البحر جورج لا لا يمكن ان اعاني من دوار البحر |
| Hayvanların deniz tutması sonucu ufak bir rahatsızlık geçirdikleri ancak şu an dana ciğerlerini kütür kütür yedikleri öğrenildi. | Open Subtitles | إن الحيوانات تقول انها عانت من دوار البحر لكنهم عادوا الأن إلى تناول كبد العجل الرائع |
| Az miktarda alınan doz parkinsonu tedavi edebilir, ama asıl deniz tutması için kullanılır. | Open Subtitles | بأستخدام جرعات صغيرة يعالج باركنسون لكن استخدامه الرئيسى من اجل دوار البحر |
| Koşularda baş dönmesi ve mide bulantısı gibi birkaç nedenden dolayı geride kalıyordum. | Open Subtitles | لقد سقطت عدة مرات من قبل لأسباب عديدة منها الاضطراب و دوار البحر |
| Herzaman deniz tutar. | Open Subtitles | دائما ما يصيبني دوار البحر. |