| (Video) MM: Çünkü seyircilerin bir şey yapması için bir rol biçti. | TED | مشهد: لأنها قدمت للمشاهدين دورا في صنعه ، شيئا ما ليشاركوا به. |
| O gerçek bir prodüktördü ve bana filminde bir rol vermek üzereydi. | Open Subtitles | كان هذا منتجا حقيقيا وكان علي وشك أن يعطيني دورا في الفيلم |
| Eğitimcileri, okul duvarlarının dışına ulaşıp, toplumun gelişmesinde nasıl bir rol oynayacaklarını düşünmeye teşvik etti. | TED | سألتهم ليصلوا لخارج نطاق جدران المدرسة و يفكروا كيف يقدرون أن يلعبوا دورا في بناية المجتمع. |
| Uydular, finansal ve enerji pazarlarımızın operasyonunda bile rol oynar. | TED | بل إن الأقمار الصناعية تلعب دورا في العمليات المنجزة بالأسواق المالية والطاقة |
| TV daha önemliydi, çünkü seyircilere bir şeyler yapmak için rol vermişlerdi. | TED | حيث كانت تلك البرامج رائعة لأنها قدمت للمشاهدين دورا في صنعه ، شيئا ما ليشاركوا به. |
| Ben de rol istiyorum. Daha işi almadım. | Open Subtitles | وانا اريد دورا في هذا الفلم لم يتم الاستعانة بي بعد |
| Ve bu hoş şeyleri yaparlarken şirketlerin vergilerini düşürmede de rol oynuyorlar ve zenginlerin vergilerini düşürmede [İş Dünyası Vergi İndirimi İstiyor] ve kamu politikalarını yeniden düzenlemede. | Open Subtitles | وبينما يفعلون تلك الأمور اللطيفة انهم أيضا يلعبون دورا في تخفيض الضرائب للشركات وخفض الضرائب للأثرياء |
| "Tanrı politikada bir rol oynamalı mı?" | Open Subtitles | هل يجب على الإله ان يلعب دورا في السياسة ؟ |
| Bu oyunda ne kadar çok rol almak istediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك كنت تريدين دورا في المسرحية بشدة |
| suçlularla arkadaş olamaz, tabii rol aramıyorlarsa. | Open Subtitles | لا يمكن المرتبطة السجناء، إلا أنهم بحث دورا في ذلك. |
| Lenf damarları, bağışıklık hücreleri için bir yol görevi görürler. son araştırmalarda bu damarlar beyinde bulunmuştur. aynı zamanda, beynimizdeki günlük atıkların temizlenmesinde bir rol oynuyor olabilirler. | TED | تم مؤخرا اكتشاف أوعية لمفاوية في الدماغ وهي تعمل كممرات للخلايا المناعية وقد تلعب أيضا دورا في التخلص من المخلفات اليومية في الدماغ |
| Psikolojik faktörler de büyük ihtimalle nosisepsiyonu ve direkt olarak beyni etkiyerek açıkça acıda bir rol oynuyorlar. | TED | تلعب العوامل النفسية أيضا دورا في الألم بشكل واضح، قد يكون عن طريق التأثير على إدراك الألم، أو التأثير مباشرة على الدماغ |
| Her ikisi de çok güçlü bir şeyde rol aldıklarını hissederler. | Open Subtitles | كل حاسة تلعب دورا في شئ هو قوي جدا |
| Güveniyorum... Tanrı hayatımızda gerçek bir rol alacak. | Open Subtitles | أنا واثق من يد الله _ إلى الواقع تلعب دورا في حياتنا. |
| Wallajeh ve Solidariot akım örneği küçük bütçeli bağımsız bir filmin bile pasif direnişin fonksiyonel bir davranışa dönüşmesinde rol oynadığını gösteriyor. | TED | إن مثال منطقة ولاجه وحركة سولداريوت Solidariot تبين انه حتى فيلم صغير الميزانية و مستقل يمكن أن يلعب دورا في تحويل اللاعنف إلى سلوك موظّف. |
| Ne oldu? Bana rol verdi! | Open Subtitles | اعطاني دورا في الفلم |
| Bir filmde rol kaptım. | Open Subtitles | حصلت عرضت دورا في فيلم. |
| Bir rol canlandırmak istiyorum. | Open Subtitles | . أريد أن ألعب دورا في ذلك |
| Yeni Abuddin'de rol oynamak için Asima'ya geldin. | Open Subtitles | قدمت إلى (عاصمة) لتعلبي دورا في بناء (عبودين) الجديدة |