| Hükmeden güç için Donald Trump'tan daha uygun bir lider bulabilir miydi? | TED | هل يستطيع أن يجد قائدا للقوّة المهيمنة يكون أفضل من دونالد ج. |
| Ben FBI'dan özel ajan Donald Carruthers. Alo? Kimse yok mu? | Open Subtitles | العميل الخاص دونالد كرارس من مكتب التحقيق الفيدرالي اهناك احد ؟ |
| Başkan adayı arkadaşım Donald Greenleaf, senin onuruna... özel bir yemek daveti düzenliyor. | Open Subtitles | الليلة، هناك عشاء خاص على شرفك يستضيفه صديقي المرشح الرئاسي السيد دونالد غرينليف |
| Peder Donlan'ın izni olmadan, herhangi bir görsel kaydı... koymak istemedim. | Open Subtitles | حسنا, لايسمح لي أن أعطيكم هذه السجلات بدون إذن الأب دونالد |
| Peder Donlan'ın bunları kabul etmesi kolay olmadı. | Open Subtitles | ولم يكن أي من هذا سهل التقبل للأب دونالد |
| Eski bir Weatherman Underground üyesi Donal Fitzgerald bugün tutuklandı. | Open Subtitles | في حين العضو السابق في منظمة وذرمان تحت الارض دونالد فيتزجيرالد تم ايقافه اليوم |
| Don Lodckwood ama dostlarım bana "Donald" derler. | Open Subtitles | دون لوكوود. لكن اصدقائي ينادونني دونالد. |
| Bundan kısa süre sonra Beyaz Saray Basın Sekreteri Ronald Ziegler Washington Post tarafından sert bir saldırıya maruz kaldı. | Open Subtitles | و أي سلطة فيدرالية أخرى بعدها بوقت قليل في البيت الأبيض... . وزير الإعلام دونالد زيجلر شن هجوما عنيفا |
| Donald Trump'a 75 sent vermek için boktan bir otobüsle buraya geliyorsunuz. | Open Subtitles | لقد جئت الى هنا على حافلة سيئة لإعطاء دونالد ترامب 75 سنت |
| Neden bu kadar insan Donald Trump'a oy verdi? | TED | ولماذا قام العديد من الناس بانتخاب دونالد ترامب؟ |
| Donald Hoffman: Bu bizi başarılı bir bilimden alıkoymaz. | TED | دونالد هوفمان: حسنا ولكن هذا لا يوقفنا عن العلوم الناجحة |
| Amerikan Başkanlığının şuanki favori Cumhuriyetçi adayı Donald Trump'ın yaptığı bir yorum. | TED | هو بيان أدلى به المرشّح الأساسي الحالي لرئاسة الحزب الجمهوري الأمريكي، دونالد ترامب. |
| AG: Bunu söyleyen sadece Donald Trump değil. | TED | أنطونيو غيتراس: في الحقيقة، ليس دونالد ترامب فقط. |
| Peder Donlan'ın, sert ve yargılayıcı davranan biri olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم أن الأب دونالد هو الشخص القاسي والإنتقادي |
| Herneyse, Peder Donlan gittikçe yaşlanıyor, uğraşamıyor ve harekete geçiyor. | Open Subtitles | على العموم, الأب دونالد أصبح كبير في السن ولايمكنه التعامل, لذا يفعل الأشياء؟ |
| Peder Donlan, tüm bahçe işlerini yapar. Bu onun için bir çeşit saplantı. | Open Subtitles | الأب دونالد يهتم بالحدائق إنه إهتمامه |
| Donal Trump'ın alışılmadık seçim kampanyalarıyla uğraşıyorlar. | Open Subtitles | من أن معظم الأكثر تقليدية المرشح الجمهوري ، دونالد ترامب. |
| Donal Unger isimli bir doktor da bu sözü çok işitmişti. | TED | الدكتور دونالد أنجر سمع بذلك أيضاً |
| Sonra da eve gideceğim. Sana iyi eğlenceler tatlım, ama ben Don'a soruyordum. | Open Subtitles | سأجعلك تستمعين بهذا يا عزيزتي, لكني اتحدّث إلى دونالد هنا |
| Ronald Speirs orduda kaldı. Kore savaşına gitti. | Open Subtitles | "دونالد سبيرز" ظل في الجيش و خدم في الحرب "الكوريه" |