| Bir çok eğitimli insan aptaldır, ve bir çok aptal insan sebepsiz yere kavga çıkarır, böylesi güzel bir günde. | Open Subtitles | الكثير من المتعلمين أغبياء و الكثير من الناس الأغبياء يحبون بدء معارك من دون سبب وجيه في يوم لطيف بحقّ |
| sebepsiz yere hergün binlerce insan ölüyor. Onlar için üzülüyormusun sanki? | Open Subtitles | الالاف يموتون يوميا دون سبب اين قلبك عليهم؟ |
| Bulduklarımız bunlar. sebepsiz yere beyazlar giymiş ölü bir çocuk. | Open Subtitles | هذا ما لدينا ، طفل مقتول ويرتدي حلة بيضاء من دون سبب |
| Bir mesaj vermek istermişçesine, çiçekleri parçalamak nedensiz yere yapılacak bir şey değildir. | Open Subtitles | لقد مزقتِ الأزهار التي كانت تزين قبره. لا يمكن لأحد أن يفعل ذلك دون سبب مقنع. |
| Gardiyanlar ne seni ne beni iyi bir sebep olmadan sokmazlar. | Open Subtitles | من غير المرجح أن، يتركنا الحراس ليدخل أحدنا دون سبب محدد. |
| Durduk yere, duygusal baskı yüzünden bir pot kıracağım diye de korkuyorum. | Open Subtitles | بالرغم من أنّي أعتقد أنّي سأفتح سيلاً من العذاب العاطفيّ دون سبب مقنع |
| Elizabeth, ağaçlarda yaşıyorlar. Atlantis onlar için büyük bir adım olur. Ayrıca kendilerini sebepsiz yere öldürmekten vazgeçerler. | Open Subtitles | إنهم يعيشون بين الأشجار بخلاف أنه يمكنهم الكف عن قتل أنفسهم دون سبب |
| Neden sebepsiz yere kavga ediyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا يتوجب عليكما ان تتقاتلا من دون سبب ؟ |
| sebepsiz yere kardeşini öldürmeme seyirci kalmak istedin. | Open Subtitles | لقد كنت على وشك أن تجعلني أقوم بقتل أخيك من دون سبب |
| İnsanlar uyku uyuyamıyorlardı. sebepsiz yere hastalanıyorlardı. | Open Subtitles | لم يستطع الناس النوم وكانوا يمرضون من دون سبب ويصابون بالجنون |
| Hiç kimse bu kadar kişiyi böyle özenli ve sistematik bir şekilde sebepsiz yere öldürmez. | Open Subtitles | لا يقتل المرء كل هؤلاء الناس بهذه الطريقة المنهجية المحترزة دون سبب |
| Bu insanlar sebepsiz yere öldüler. | Open Subtitles | هؤلاء الناس ماتو من دون سب , من دون سبب , لا سبب مطلقاً |
| Bu insanlar sebepsiz yere öldüler. | Open Subtitles | هؤلاء الناس ماتو من دون سب, من دون سبب, لا سبب مطلقاً |
| İnsanlar, sebepsiz yere, etrafta dolaşıp başkalarına yardımcı olmaz. | Open Subtitles | حسنا .. الناس لا يأتون ويساعدون الاخرين دون سبب |
| Eğer orada olsaydı, zavallı menajeri nedensiz yere kovulmazdı. | Open Subtitles | إن كان كذلك ما كان ليطرد مديرته المسكينة دون سبب |
| Fakat bu birinin adamın VA'da çekilmiş filmini nedensiz yere aldığı anlamına gelir. | Open Subtitles | لكن هذا يعني أن شخص مسكين يجري عملية بالمخ الآن دون سبب |
| nedensiz yere hesaplarını boşaltıp, evini terk etmenden daha saçma değil. | Open Subtitles | ليس أكثر سخافة من قيامكِ بتفريغ حسابكِ و هجركِ منزلكِ من دون سبب |
| Demir yolu çalışanları hiçbir sebep olmadan toplanıp gitmez, değil mi? | Open Subtitles | الأعمال لم يحزموا امتعاتهم و يرحلوا دون سبب , صحيح ؟ |
| Ama böyle bir şey gökten Durduk yere düşmez. | Open Subtitles | لكن لا يمكن لشيء كهذا أن يسقط من السماء دون سبب |
| Sonra da nişanlısını gördü, ağlayan onu özleyen ve boş yere öldüğünü fark etti. | Open Subtitles | ثم بعد ذلك رأى خطيبته تبكيه بشدة وتفتقده، وأدرك أنه قد مات دون سبب |
| Umarım sizi buraya boşuna çağırmamışızdır. | Open Subtitles | كيف حالك؟ آمل اننا لم نحضركم الى هنا يا جماعة دون سبب |
| - Öyle. Boş gününde yok yere işe gelmenin zavallıca olduğunu kaç kere söylemem lazım? | Open Subtitles | لكم مرة سأخبركم ان قدومك للعمل دون سبب إنه نوع من الشفقة |
| Düzenli doktor ziyaretlerinin nedeni yok, üstelik bir tomar para var. | Open Subtitles | الزيارات المنتظمة للطبيب دون سبب , وكمية من المال |
| Çavuş, neden hiçbir neden olmadan buraya çağırıldım? | Open Subtitles | أيها الرقيب، لماذا تم استدعائي الى هنا دون سبب ؟ |
| Sonra sessiz sakin hücreler ölür, bu yüzden ortada hiçbir sebep yokken her şeyi bağırarak söylemeye başlarsın. | Open Subtitles | وبعد ذلك، عندما تموت بقية الخلايــا .سوف تصرخ من دون سبب إطلاقاً |
| Her gün nedensizce ölen insanlar görüyorum. | Open Subtitles | أرى الناس يموتون كل يوم من دون سبب |
| Tanrım, senden çok daha iyiyim. Sadece koşarak gitti ve neden yokken istifa etti. | Open Subtitles | يا الهي انا أفضل حالا منك ركض بعيدا وقدم استقالته دون سبب |