| Senin bir diplomat olduğunu sanıyordum. Churchill'in dediği gibi, "Bir zaman gelir... " | Open Subtitles | لقد اعتقدت بأنك ديبلوماسي كما يقول تشرتشل سيأتي وقت ما |
| Kocasının hikayesi nedir. Suudi hükümeti için çalışan bir diplomat. | Open Subtitles | انه ديبلوماسي للحكومة السعودية |
| Bu, diplomatik temsilcisiz kalamayacağımız bir dönem. | Open Subtitles | إنه وقتٌ سيئ أن نكونَ بدون تمثيل ديبلوماسي. |
| AVRUPA BİRLİĞİ VE BİRLEŞİK DEVLETLER TEMSİLCİLERİ MEVCUT KRİZE DİPLOMATİK BİR ÇÖZÜM ARAMAK İÇİN YANUKOVİÇ'LE GÖRÜŞÜYORLAR | Open Subtitles | ممثلة للإتحاد الأوروبي والولايات المتحدة جاءت لمقابلة يونوكوفيتش في سبيل إيجاد حل ديبلوماسي للأزمة الراهنة |
| Yemin ederim, ben bir diplomatım. | Open Subtitles | أقسم، أنا ديبلوماسي |
| Lazarey bir Rus diplomatıydı. | Open Subtitles | (لازاري ) كان ديبلوماسي روسي |
| Simon'ın, Rus bir diplomat olan ve Romanov ailesinden gelen Andrian Lazarey'i bulduğunu söyledin. | Open Subtitles | أطلعتيني أن ( سيمون ) قد وجد ( أندريان لازاري ) ديبلوماسي روسي ( عضو في عائلة ( رومونوف |
| Ondan sonra masumiyetini kanıtlamak için polise diplomatik baskı yapabiliriz. | Open Subtitles | عندها فقط يمكننا وضع ضغط ديبلوماسي على الشرطة لاثبات انك بريء |
| Bilirsiniz ya konsolosluğunuzla görüşme talebi, can sıkıcı bir diplomatik engel tehdidi ve saire.. | Open Subtitles | أنت تعلم، طلب التحدّث إلى قنصلكم يهدّد بخلق حادث ديبلوماسي خطير، وما إلى آخره |
| diplomatik bir çözüm var. | Open Subtitles | هناك حل ديبلوماسي هنا |
| Ben bir diplomatım, ülkenizde misafirim. | Open Subtitles | أنا ديبلوماسي, ضيف على دولتك |
| Lazarey Rus diplomatıydı. | Open Subtitles | لازاري ) هو ديبلوماسي روسي ) |