| Bu çöplükte Borçlarını ödemek için bir şeyler gizlemiş olmalısın. | Open Subtitles | لابد أن هنالك شئ مخبأ في هذه القمامة لتسديد ديونك |
| O zaman, Borçlarını temizleyene kadar... sizi burada tutmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | لذلك, سوف نضطر الى ان ندعك هنا الى ان تدفع ديونك |
| En son ne zaman eline para geçti de Borcunu kapattın? | Open Subtitles | متى آخر مرة حظيت بنقود لكي تدفع ديونك وسددتها؟ |
| Dost olmamızı sağlayacaksa Borcunu öderim. | Open Subtitles | المغزى هو أنني أستطيع مساعدتك في ديونك إن كان ذلك سيجعلنا أصدقاء |
| borcun ödenmiş. Yeniden hayata dönmüş gibi hissediyorum! - İçki içmiyor olması gerekti. | Open Subtitles | تم تسديد ديونك أوه ، أشعر بأنني أسترجعت للتو حياتي مرة آخرى ليس من المفترض أن يشرب الخمر |
| İşlem boyunca aynı döngü devam eder ve iş bittiği zaman, portföy nakit paraya çevrilir, borçların tamamı ödenir ve hisse senedi sahiplerine kazanç sağlanır. | TED | و عندما تنتهي, يمكنك تسديد ديونك تسديد السندات، ويمكنك إعطاء أصحاب الأسهم عائدات. |
| Borçlarını ödemek için bu ofisi kullanamazsın. Bu davayı alacağım ve sen beni durduramayacaksın. | Open Subtitles | انت لا تستطيعين استخدام هذه الدائره لغرض دفع ديونك |
| Hepinizin yüklü miktardaki Borçlarını dikkate alırsak bu oldukça cömert bir teklif. | Open Subtitles | ونأخذ في الاعتبار ديونك الكبيره هذا كرماً لحداً ما |
| Çünkü sana dokunmamamın yanı sıra Borçlarını sileceğim. | Open Subtitles | لأن بالإضافة لعدم مساسي لك، سأحل كل ديونك |
| Ondan hoşlanıyor musun yoksa Borçlarını ödemesini mi bekliyorsun? | Open Subtitles | أنت تحبيه أم تظنَين أنه يستطيع أن يدفع عنك ديونك ليخرجك؟ |
| Mirasın, küçük çaplı Borçlarını ödemek için. | Open Subtitles | انها ميراثك , في فواتير صغيرة لتسديد ديونك |
| Ona artık hiç borcum kalmadı. Senin bütün Borcunu sildi. | Open Subtitles | انت لا تدين له بأي شيء بعد الآن هو مسح ديونك من قائمته |
| Fakat şimdi paran var. Borcunu ödeyebilirsin. | Open Subtitles | لكن لديك المال ، الآن يمكنك أن تدفع ديونك |
| Dinle, ben Borcunu kapatayım sen de büyükanneni havaalanından al. | Open Subtitles | اسمع, سأدفعلك ديونك, لو انك اصطحبت جدتك من المطار |
| Bir bak haline, Borcunu ödemeden ölüp gideceksin. | Open Subtitles | أنظر إلى نفسك سوف تموت قبل أن تسدد ديونك |
| borcun yüzünden beni öldürmesi için birini mi tuttun? | Open Subtitles | أجرتي شخص لقتلي لتسددي ديونك الخاصة؟ |
| Yarım milyon dolar borcun var. | Open Subtitles | تكاد تصل ديونك إلى نصف مليون دولار |
| Seni borçların yüzünden hapse atarlarsa, geçici yıkıntılara güvenme. | Open Subtitles | لذا إذا وضعوك في السجن بسبب ديونك لا تعوّل على الدمار المؤقت |
| Çek senet işiyle ilgilenmeye başladığımda anladım ki bana olan borçların için onun gibi bir sürü borç senedi düzenleyebilirim. | Open Subtitles | ومنذ إشرافي على الميزانية الداخلية فكرت أن أتنازل عن بعض ديونك نحوي |
| 15 Aralık gecesi borçlarınız hakkında ona karşı dürüst müydünüz? | Open Subtitles | اذن, بليلة 15 كنت صادق معها حول ديونك لأول مرة؟ |
| Cenaze masrafları için kullanmanızı kalanıyla da borçlarınızı ödemenizi söyledi. | Open Subtitles | قالت استعملها لدفع مصاريف الجنازة و استعمل الباقي لدفع ديونك |
| Arkadaşım size borcunuz konusunda yardımcı olacak, Senatör. İyi geceler. | Open Subtitles | مساعدي سيساعد في حل ديونك أيها السيناتور, تصبح على خير |