| O sabah beni aradı ve beni görmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | دَعتْني ذلك الصباحِ، قالَ هي أرادتْ رُؤيتي. |
| Annen beni aradı ve buraya gelip seninle ilgilenmemi istedi. | Open Subtitles | أمّكَ دَعتْني وطَلبتْ مِنْني نُزُول هنا وتَعتني بك. |
| Ameliyat boyunca acı çekmiş ve beni aradı. | Open Subtitles | هي صُدِمتْ أثناء جراحتِها، وهي دَعتْني. |
| Sonra beni şampanya içmek için odasına davet etti. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَنا a كلام وهي دَعتْني للشمبانيا. |
| - Beni Niles davet etti Öyle mi? | Open Subtitles | حَسناً، النيل دَعتْني. أوه، أليس كذلك؟ |
| Neyse, beni öğle yemeğine davet etti. | Open Subtitles | دَعتْني للغداء، إنسجمنَا. |
| Geçen hafta beni aradı. | Open Subtitles | دَعتْني الأسبوع الماضي. |
| İki hafta sonra KU'daki kemik iliği hemşiresi beni aradı ve sonuçlar geldi, en küçük kardeşi mükemmel bir verici olabilir dedi. | Open Subtitles | إسبوعان لاحقاً، نُخاع العظم ممرضة في كي يو دَعتْني وهي تَذْهبُ: "نحن عِنْدَنا النَتائِجُ تَدْعمُ. أصغره الأَخّ يُتقنُ مباراةَ متبرعِ." |
| Dün gece beni aradı, tamam mı? | Open Subtitles | دَعتْني ليلة أمس، حَسَناً؟ -- |
| Beni yemekten sonra davet etti. | Open Subtitles | دَعتْني فوق هنا بعد العشاءِ. |
| Beni pikniğe davet etti. | Open Subtitles | دَعتْني إلى نزهة |
| - Evet, oraya gittim demin kızın biri odaya davet etti sonra Duke denen eleman ortaya çıktı, yani lütfen... | Open Subtitles | -نعم ذَهبتُ هُنَاكَ الفتاه دَعتْني إلىغرفة. وبعد ذلك هذا رجلِ القضيب ظَهرَ،لذارجاءً... |