| Kendini işe yarar hale getirmek için tek fırsatındı. Sen de bir güzel içine sıçtın. | Open Subtitles | لقد فوّتّ الفرصة الوحيدة التي أتيحت لك لكي تكون ذا فائدة |
| Ayıklık aslında sana göre değil ama en azından işe yarar alkolik olmayı becermen gerek. | Open Subtitles | فالاتزان لا يناسبك في الواقع ولكن عليك أن تتعلم أن تكون مدمن خمر ذا فائدة على الأقل |
| Bir de günlüğünü bulduk. Aslında fazla bir yardımı olmadı. | Open Subtitles | ولقد ترك دفتر يوميّاته هذا، وفي الحقيقة ليس ذا فائدة. |
| Buraya gel. Bir işe yara. | Open Subtitles | تعالِ هنا ، قومي بشيء ذا فائدة. |
| Pantolonumun içinde bir şey var, ama bu numarada bir faydası olmaz. | Open Subtitles | لديّ شيء في بنطالي لكنّه لن يكون ذا فائدة في هذه الخدعة بالذات |
| Ancak divanda kâfir düşüncelere sahip birinin olması faydalı olabilir. | Open Subtitles | ولكن بوجود عينة من الوثنين في مجلسي سيكون ذا فائدة |
| Hayatta olmanın tek sebebi işe yarar olmandı. | Open Subtitles | السبب الوحيد في بقائك حيا هو لأنك كنت ذا فائدة. |
| İşe yarar sadece bir tane. | Open Subtitles | واحده فقط كانت ذا فائدة حتى الآن |
| Filmden sonra bir çok insan aradı. Ama işe yarar bir şey yok. | Open Subtitles | الكثير من الناس اتصلوا بعد مشاهدة الفلم، لكن المعلومات ليست ذا فائدة! |
| Bu işe yarar olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | يمكن لهذا أن يكون ذا فائدة. |
| Belki de ilk kez gerçekten işe yarar hissediyorum. | Open Subtitles | لأولمرةأشعربأني... ذا فائدة |
| - İşe yarar olmak istiyorum. | Open Subtitles | -أوّد أن أكون ذا فائدة |
| Tecrübelerime göre, yanında olmanın bile büyük yardımı dokunacaktır. | Open Subtitles | حسنًا، من خبرتي أعتقد أن وجودك بجانبها ذا فائدة عظيمة |
| Molly'nin de pek yardımı olmuyor. | Open Subtitles | و مولى ليست ذا فائدة كبيرة |
| "Umarım yardımı olur" | Open Subtitles | "أتمنى أن يكون ذا فائدة" |
| Buyur beyefendi, bir işe yara. | Open Subtitles | تفضل أيّها السيد، كن ذا فائدة. |
| Bir işe yara. | Open Subtitles | وإجعلي نفسكِ ذا فائدة. |
| Mandy, sen de bir işe yara da masayı koy. | Open Subtitles | ماندي)، لتكوني ذا فائدة) وقومي بإعداد الطاولة |
| Yani artık saklanmanın bir anlamı yok, belki birierine bir faydası dokunur. | Open Subtitles | لا فائدة من أخفاء الأمر الأن لذا ربما قد تكون ذا فائدة لشخص ما |
| faydası yok, görüyorsun. | Open Subtitles | يمكنك أن ترى أن هذا ليس ذا فائدة |
| Zamanını yanlış kişilere duyduğun sadakat ile harcamak mı ya da toplum için gerçekten faydalı biri olmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | تريدُ تضيع وقتك على ولاءٍ كاذب أو تكون ذا فائدة حقيقية في مجتمعك؟ |
| Mantıklısı da bu, çünkü dışarıda geyik falan avlıyor olsam daha faydalı olurdum. | Open Subtitles | لأنّني سأكون ذا فائدة أكثر لو كنت بالخارج اصطاد العزال أو شئ من ذلك القبيل |