| Ayrıca, o düğüne sakın gitme çünkü kulağa epey salakça geliyor. | Open Subtitles | ،بدلة رسمية، وكذلك ألا تذهب إلى ذلك الزفاف لانه يبدو غبياً |
| Şimdi o düğüne gideceğim ve söyleyeceğin hiçbir şey beni durduramaz. | Open Subtitles | الآن، سأذهب إلى ذلك الزفاف ولا شيء تقوله يمكن أن يوقّفني |
| Bu şekilde o düğüne asla gidemeyiz. | Open Subtitles | لن نصل أبداً إلى ذلك الزفاف بهذه الطريقة |
| Sence Meredith'in evindeki o düğünü çok mu istedim? | Open Subtitles | هل تظنينني أردت ذلك الزفاف في منزل (ميرديث)؟ |
| Ve o düğünde onunla yattığını da. | Open Subtitles | وأعلم أنكِ أقمت علاقة معه في ذلك الزفاف. |
| o düğüne kıçını getirirsen iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل لك أن تحضر مؤخرتك إلى ذلك الزفاف |
| - o düğüne gitmemizi hiç istememişti. | Open Subtitles | لم يريدنا في أي مكان بالقرب من ذلك الزفاف |
| Belki hâlâ o düğüne yetişebilirsin. - Düğün Liverpool'da. | Open Subtitles | - لَرُبَّمَا أنت يُمْكِنُ أَنْ ما زِلتَ تَجْعلُ ذلك الزفاف. |
| o düğüne... | Open Subtitles | بشأن ذلك الزفاف... |
| Jackson o düğünü riske atacak hiçbir şey yapmayacaktır. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} (جاكسون) لن يفعل شيئًا يعرّض ذلك الزفاف للخطر. |
| Size o düğünde ihtiyacım var. | Open Subtitles | لكن ليس لدي أي خيار ، احتاجك في ذلك الزفاف |
| - Dinle... Dotcom'ın o düğünde kalkıp bir konuşma yapmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا يجب أن ندع (دوتكوم) يلقي خطاباً في ذلك الزفاف |