| bu kadar çok parayı bulurum dedi mi? | Open Subtitles | يمكنه ان يملك ذلك المقدار من المال, بإمكانه؟ |
| Kimse sana bu kadar para vermez. Ödemeleri yapamazsın. | Open Subtitles | لا , لن يقرضك أحد ذلك المقدار من المال و ستثقل على الميزانية |
| İnanın etrafa saçacak bu kadar fazla param olsaydı bu yaşlı kadına yağcılık ediyor olmazdım. | Open Subtitles | ثقي بي، لو كان لديّ ذلك المقدار من المال لأنفقه بإستهتار، |
| - Hiç bana bakma. Artık bende o kadar para yok. | Open Subtitles | لا تنظري إليّ، فلا أملك ذلك المقدار من المال بعد الآن. |
| o kadar para ortadan kaybolmaz. Her zaman izi vardır. | Open Subtitles | ذلك المقدار من المال لا يختفي ببساطة، هناك أثر دوماً. |
| 110 000 dolar. Çok büyük meblağ bu. O dönem hiç de öyle bir para kazanmıyorduk. | Open Subtitles | 110آلاف دولار،هذا مبلغ هائل لم نكسب ذلك المقدار من المال آنذاك |
| Matematik dersi alan bir kız, bu kadar makyaj yapıyorsa kendini beğenmiyordur. | Open Subtitles | أي فتاة تذهب لحصة الرياضيات و تضع ذلك المقدار من مساحيق التجميل فهي لا تحب نفسها كثيراً |
| Kasada her zaman bu kadar nakit bulundurur muydu? | Open Subtitles | هل يبقي ذلك المقدار من المال في الخزنة؟ |
| Ben bu kadar güçlüyüm, değil mi? | Open Subtitles | أأمتلك أنا ذلك المقدار من القوّة؟ |
| bu kadar para kazanmak oldukça zor. | Open Subtitles | من الصعب تحقيق ذلك المقدار من الثروة. |
| Kimse bu kadar şanslı olamaz. | Open Subtitles | لا أحد يمتلك ذلك المقدار من الحظ |
| Jessica, bu kadar fazla vermezler. | Open Subtitles | (جيسيكا) انه لن يقوم بدفع ذلك المقدار من المال |
| o kadar parayı bankamatikten çekemezdi. | Open Subtitles | لم يكن يستطيع سحب ذلك المقدار من المال من صرّاف آلي. |
| Yâni, o kadar para çıkmaz benden. | Open Subtitles | كما تعلم، لا يمكنني الحصول على ذلك المقدار من المال. |
| Hayır, o kadar çok param yok. | Open Subtitles | كلا، ليس لديّ ذلك المقدار من المال. |
| Eğer Tao Tei, o kadar yiyeceğe ulaşırsa dünyanın hiçbir yeri güvende kalmaz. | Open Subtitles | إذا وحوش "تاو تي" حصلت على ذلك المقدار من الغذاء لا ركن من اركان العالم سيكون آمنًا. |
| Bence o kadar zamanımız yok. | Open Subtitles | لا أظن أن لدينا ذلك المقدار من الوقت |
| Bu işi yapanlardan bazılarının gittiği her bir şehirden yüz bin dolar civarı kaldırdığını söylüyordu ama kendisi öyle bir kazancı hiçbir zaman göremedi. | Open Subtitles | قال أنّ بعض هؤلاء الأشخاص يجنون قرابة 100 ألف دولار في كلّ مدينة حالما يُباشرون عملهم، لكنّه لمْ يرَ ذلك المقدار من المال قط. |
| Bu işi yapanlardan bazılarının gittiği her bir şehirden yüz bin dolar civarı kaldırdığını söylüyordu ama kendisi öyle bir kazancı hiçbir zaman göremedi. | Open Subtitles | قال أنّ بعض هؤلاء الأشخاص يجنون قرابة 100 ألف دولار في كلّ مدينة حالما يُباشرون عملهم، لكنّه لمْ يرَ ذلك المقدار من المال قط. |
| Evet. Maalesef öyle bir vaktimiz yok. | Open Subtitles | أجل، لسوء الحظ، لا نملك ذلك المقدار من الوقت. |