O masanın arkasından çıkmana izin verirlerse bunu kendi başına yapabilirsin. | Open Subtitles | ربما تخوضه بنفسك إذا ما سمحوا لك بالخروج من خلف ذلك المكتب |
Odaya bir adım attık ve O masanın üzerinden bize Crouching Tiger, Hidden Dragon filmindeki gibi uçtu. | Open Subtitles | اعني، اخذت خطوه واحده نحو تلك الغرفه ثم حلقت من فوق ذلك المكتب كنمر مهاجم، او تنين خفي |
Bu ofisin müsaadesi dışında, eyalet sınırlarını terkedemezsiniz. | Open Subtitles | لا عبور للحدود دون أخذ الإذن من ذلك المكتب |
Bu ofisin sistemli olması gerekiyor. | Open Subtitles | ذلك المكتب يحتاج لأن يكون فوق مستوى الشبهات |
O ofis bir süredir boş duruyor ve sen oraya çok yakışırsın. | Open Subtitles | ذلك المكتب كان فارغًا منذ فترة، وأنت ستملأه بشكلٍ رائع. |
ofise gider gitmez beni cep telefonumdan ara. | Open Subtitles | أطلبينى على هاتفى فور وصولكِ إلى ذلك المكتب. |
ofisten başlayıp komuta zincirinde yukarı doğru çıkacağız. | Open Subtitles | أبتـّداء من ذلك المكتب وصولاً إلى سلسلة قيادتهم |
Sunset Bulvarı'nın üstündeki o ofiste oturup o mecazi, isimsiz kitapçıya bakıyordum ve aylardır kötü senaryolardan başka hiçbir şey okumamıştım. | TED | يجلس في ذلك المكتب فوق شارع الغروب يحدق أسفل تلك المكتبة المجهولة المجازية وبعد أن قرأت لا شيء لكن النصوص السيئة لشهور |
Şimdilik para, daha fazlası da göreve geldiğimde. | Open Subtitles | المال الان والكثير فيما بعد بعد دخولى ذلك المكتب |
bu ofiste benden habersiz kuş uçmaz, Eden. | Open Subtitles | لا شيئ يحدث في ذلك المكتب لا أعرف شيئاً عنه |
Bütün gün masa başında, satıcıların gelip gidişini izliyorum. | Open Subtitles | إنني أجلس على ذلك المكتب. أراقب كل الباعة المتجولون يمرون. يوم بالداخل و يوم بالخارج |
O masanın arkasında ne yaptığımı bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ما الذي افعله وراء ذلك المكتب |
O masanın altına saklandın çünkü senin altıncı hissin çok kuvvetli. | Open Subtitles | احتميت تحت ذلك المكتب لأن لديك بصيرة. |
O masanın senden önceki sahibi Ziva David'in üvey kardeşi vardı. | Open Subtitles | سلفك على ذلك المكتب (زيفا دافيد) كان لديها أخ غير شقيق |
Oval ofiste O masanın arkasında oturan herkes gibi çevremdeki parlak insanlardan gerekli bilgileri alırdım. | Open Subtitles | كأي أحد آخر يجلس خلف ذلك المكتب في "المكتب البيضاوي" سيتوجب علي الإطلاع على كل المعلومات من الأشخاص الأذكياء حولي، |
Bu ofisin sistemli olması gerekiyor. | Open Subtitles | ذلك المكتب يحتاج لأن يكون فوق مستوى الشبهات |
O ofis metin için yardımını almamız adına kurduğumuz bir şeydi. | Open Subtitles | ذلك المكتب كله كان مفبركا للحصول على مساعدتك بخصوص الدستور |
Bu yüzden onları o bodrumdaki ofise tıkmışlar. | Open Subtitles | هل تعتقد أن أي أحد يتعامل مع الملفات السرية بجدية ؟ لذلك قاموا بإلقائهم في ذلك المكتب بالبدروم |
ofisten buraya gelene kadar Vadi'deki bütün VC'lerin haberi oldu. | Open Subtitles | الوقت الذى استغرقناه للوصول من ذلك المكتب إلى هنا اصبح الجميع يعرف امرنا |
Çünkü George'un nişanlısıyla ilgili bu berbat sırrı saklayarak o ofiste nasıl çalışacağımı bilmiyordum. | Open Subtitles | كيف كان يمكنني العَمل في ذلك المكتب وأنا أعرف هذا السِر الفظيع عن خطيبةِ جورج |
Şimdilik para, daha fazlası da göreve geldiğimde. | Open Subtitles | المال الان والكثير بعدما ادخل ذلك المكتب |
bu ofiste sorumsuz davranışlar ve tehlikeli ihlaller hüküm sürüyor. | Open Subtitles | ذلك المكتب يعج بالتصرفات غير المسئولة ... والمُخالفات الخطيرة و |
Bütün gün masa başında göt üstü oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أحب الجلوس على مؤخرتي وراء ذلك المكتب كل يوم |