| Bu iyi. Ama bana öyle geliyor ki önümüzdeki altı ayı ya da bir yıIı daha verimli bir şekilde de kullanabilirsin. | Open Subtitles | ذلك جيد، يبدو ذلك جيداً لي ستة شهور أو في سنة |
| Şey, yedek sistemler devreye girdi, yani kötü ve çirkin hiçbir şey kaçamadı, ki Bu iyi, ama çevresel alan sistemimiz tamamen kızardı, ki bu da kötü | Open Subtitles | حسناً , لقد صمدت الزنزانات لذا لم يخرج وحشاً من زنزانته حيث يُعتبر ذلك جيداً , ولكن نظام الإنذار بأكمله قد سقط .. حيث يُعتبر ذلك سيئاً |
| Bunu Çok iyi biliyorum, çünkü ben de o şanslı kızlardan biriydim. | TED | أعلم ذلك جيداً. لأنني كنت إحدى الفتيات المحظوظات. |
| Ve eğer kazanırsan, Senin kariyerin için Çok iyi olablilir. | Open Subtitles | واذا فزت فسيكون ذلك جيداً جداً لحياتك المهنية |
| Seni gayet iyi anlıyorum, albay. Bu adamlar düşman değil. | Open Subtitles | اتفهم ذلك جيداً ايها العقيد هؤلاء الرجال ليسوا بأعداء |
| İçki varsa gelir o. - İyi olur. | Open Subtitles | ان كان هنالك شرب , فسوف يأتي سيكون ذلك جيداً |
| Bir süre beni masalla kandırdın iyiydi de hem ama artık gitme vakti. | Open Subtitles | جعلتني أعيش كحكاية خيالية لفترة وكان ذلك جيداً لكن حان الآن الوقت للذهاب |
| İş hep önce geliyordu ve bunu gayet net belli ettin. | Open Subtitles | لقد كان كل شئ متعلق بالوظيفة، و لقد اوضحت ذلك جيداً |
| Evet, kulağa hoş geliyor. Jay? | Open Subtitles | يبدو ذلك جيداً بالنسبة لي جاي؟ |
| - Bu iyi bir şey. Belki de yeğeni, o kadar kötü biri değildir. | Open Subtitles | يبدو ذلك جيداً , ربما ذلك الأبن أخ ليس بذلك السوء |
| Bu iyi işte. zaten buluşmam var. | Open Subtitles | حسناً ، ذلك جيداً لأن لدي موعد |
| Mesele bu ve bence Bu iyi. | Open Subtitles | إنّها في الصميم، وأجد ذلك جيداً |
| Gelecek hafta, Bu iyi olur. Seni ararım. | Open Subtitles | يبدو ذلك جيداً سأتصل عليك |
| Doğal olarak kalkıp gittim. Bunu Çok iyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | وبطبيعة الحال، وقفت ثم غادرت أتذكر ذلك جيداً |
| Evet, bence Çok iyi. Bence yazman Çok iyi. - Aranızda bir bağ kurmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | حسناً, اظن أن ذلك جيداً, أظن أن ذلك جيداً قيامكِ بمحاول عمل صلة. |
| Ve sen bunu Çok iyi biliyorsun. Ve her geçen gün daha da deliriyor. | Open Subtitles | وأنت تعرف ذلك جيداً وجنونــــه في زيــــادة مستمـــــرة |
| gayet iyi hatırlıyorum... ve polise detaylıca anlatabilirim. | Open Subtitles | أجل , أنا أتذكر ذلك جيداً و استطيع أن أصفه بالتفاصيل الدقيقة للسلطات |
| - Major Gatling durumu gayet iyi biliyor. - Ben bilmiyorum. | Open Subtitles | ـ الرائد (غاتلنغ) يعرف ذلك جيداً ـ لا أريد ذلك |
| - İyi iş başardı. | Open Subtitles | لقد فعل ذلك جيداً |
| - Oh. - Fakat... iyiydi. Çok iyiydi. | Open Subtitles | ــ اوه ــ لكن ، كان ذلك جيداً ، بل عظيماً بحق |
| Sanırım bunu gayet açık bir şekilde ifade ettim. | Open Subtitles | أعتقد أنّني قمت بإيضاح ذلك جيداً |
| Son moda olan. - Kulağa hoş geliyor. | Open Subtitles | قبعة جديدة يبدو ذلك جيداً |