"ذلك فحسب" - Translation from Arabic to Turkish

    • Sadece o
        
    • Sadece bu
        
    • gitsin
        
    • Öylesine
        
    • Bunu sadece
        
    • Bunu öylesine
        
    - Sadece o yok. Hava trotinetiyle oynanan bir oyun yaptık. Open Subtitles ليس ذلك فحسب , لقد إخترعنا لعبة نستخدم فيها دراجات الهواء
    Sadece o değil. Open Subtitles ليس ذلك فحسب بل قبل بضع ليالٍ،
    Bütün bu duygulara sahip olma hakları var ve Sadece bu kadar da değil dünyanın onları önemsemesini istemeye de hakları var. Open Subtitles لهم الحق أن يحظوا بكل تلك العواطف وليس ذلك فحسب , بل لهم الحق من أجل أن يهتمّ بهم العالم
    Hatta Sadece bu değil - kan - yani pompalama sistemi - hemen her sene kapanıyor. TED ليس ذلك فحسب ، بل على القمة -- شريان الحياة -- ان نظام السباكة -- يقفل كل سنة أو نحو ذلك.
    Eğer benden hoşlanıyorsan, söyle gitsin. Open Subtitles إن كنت تحبينني ، قولي ذلك فحسب
    Öylesine "Tamam, yaparım" demiyorum. Open Subtitles أنا لا أقول بأنني سوف أفعل ذلك فحسب
    Bunu sadece tehlikede olmadığını bildiğinde yapardın. Open Subtitles ستفعل ذلك فحسب إذا كنت تعرف أنها ليست في خطر.
    Bunu Öylesine söylemiyorum. Open Subtitles وأنا لا أقول ذلك فحسب
    - Mercimeği fırına koymak gibi. - Hayır hayır, Sadece o değil. Open Subtitles يقصد المضاجعة - لا ، لا ليس ذلك فحسب -
    Fakat Sadece o kadar da değil, o ayrıca istiyor - Open Subtitles ولكن ليس ذلك فحسب ، وانها تريد أيضا --
    Sadece o da değil, nereye gitti? Open Subtitles ليس ذلك فحسب أين ذهب؟
    - Hayır, Sadece o değil. Open Subtitles -لا، ليس الأمر ذلك فحسب
    Hayır! Sadece o değil. Open Subtitles كلا ليس ذلك فحسب!
    Sadece o değil. Open Subtitles ليس ذلك فحسب
    Sadece bu değil, şiddet içeremez. Open Subtitles ليس ذلك فحسب, أنا لااريد ان اكون عنيف.
    Sadece bu da değil, karada dayürüyebilirler. Open Subtitles ليس ذلك فحسب, يمكنه أن يمشي على الأرض.
    Evet, Sadece bu değil, bana ne dedi biliyor musun? Open Subtitles نعم, وليس ذلك فحسب, هذا ما قالته لي...
    Sadece bu değil, düşün. Open Subtitles لكن ليس ذلك فحسب
    Ayrıca Sadece bu değil, anti-serum organlarını iyileştirdi. Open Subtitles وليس ذلك فحسب ، أعضاءه شفيت
    Sadece bu şey bizi hakikatli yapar. Open Subtitles يمكننا من التأكد من ذلك فحسب
    İstemiyorsan bir şey söylemek zorunda değilsin. Unut gitsin. Open Subtitles حسنٌ، لا تقُل ذلك فحسب لو كنت لا تريد.
    20 milyon ürün. Öylesine söylüyorum. Open Subtitles عشرون مليون وحدة، أذكر ذلك فحسب.
    Bunu sadece senin yüzünden yapıyoruz. Open Subtitles أننا نفعل ذلك فحسب , بسببك
    Hayır, hayır. Bunu Öylesine söylemiyorum. Open Subtitles -كلاّ، إنّي لا أقول ذلك فحسب .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more