| Yine de bunu gördüğüm için çok mutluyum, Çünkü sen... gerçekten bir şeyler yaptın. | Open Subtitles | أنا ممتن لك لأني رأيت ذلك لأنك كنت مهماً |
| Tabi sen bunu bilemezsin çünkü... sen daha doğmamıştın bile! | Open Subtitles | بالطبع أنت لا تعرفين ذلك لأنك... لم تكوني مولوده بعد |
| - Çünkü mutluyken gidip başkasını aramazsın. | Open Subtitles | لا أستطيع منافسة ذلك لأنك تتوقف عن البحث عندما تكون سعيداً |
| - İyimserlik. İyimserliği hatırlıyorum. - Bin yaşlarında falan olduğun için olmasın. | Open Subtitles | التفاؤل أتذكر التفاؤل ذلك لأنك تبلغين ألف سنة |
| İple aşağı ineceğim ve bunu siz yapamazsınız Çünkü çok ağırsınız. | Open Subtitles | سوف انزل بالحبل انت لن تستطيع فعل ذلك لأنك ثقيل |
| Neden biraz büyüyüp onunla yatmak için bunu görmezden geldiğin gerçeğini itiraf etmiyorsun? | Open Subtitles | لما لا تتجرأ فحسب و تقِّر بحقيقة, أنك تتجاهل ذلك لأنك تريد مضاجعتها؟ |
| Ne yapacağımı söylemek hoşuna gidiyor. Söz dinlemeyi iyi becerdiğin için öyle. | Open Subtitles | إنكِ تستمتعين بإصدار الأوامر لي- ذلك لأنك مطيع- |
| Bunun sebebi, çok masum görünmen ve biraz yakışıklı olman, değil mi? | Open Subtitles | ذلك لأنك تَبْدو بريءَ جداً، او لأنك لطيف ، اليس كذلك ؟ |
| Tabi sen bunu bilemezsin çünkü... sen daha doğmamıştın bile! | Open Subtitles | بالطبع ...أنت لا تعرفين ذلك لأنك لم تكوني مولوده بعد |
| Öyle söylüyorsun Çünkü sen puştun tekisin. Her şeyinle tam bir puştsun. | Open Subtitles | نعم، تعتقد ذلك لأنك محتال مع عينك المحتالة التي تتحرك |
| - Biz öyle olduğunu biliyoruz Çünkü sen onu trol halinde gördün. | Open Subtitles | ولكن نحن نعلم ذلك لأنك رأيتها بشكل العمالقه |
| Evet, Çünkü sen doğru kullanmıyorsun demekki. | Open Subtitles | نعم , ذلك لأنك لا تستخدمينه بالطريقة الصحيحة. |
| Tabi ki sanmazsın, Çünkü sen 21 yaşındasın. | Open Subtitles | بالطبع لا تظنّ ذلك لأنك بسن الـحادية و العشرين |
| - Çünkü sen bir aptalsın. | Open Subtitles | إعتقدت بأنك مربوِط ذلك لأنك غبى |
| - Çünkü sen bir aptalsın. | Open Subtitles | إعتقدت بأنك مربوِط ذلك لأنك غبى |
| Bombayı kurduğun için işi yapmaya daha da yakın olduğun için. | Open Subtitles | ذلك لأنك زرعتِ القنبلة، لأنكِ اقتربتِ من تنفيذ مقتضى الإتفاق. |
| Düşündüğümden önce geldin. Zengin olduğun için mi? | Open Subtitles | خرجت من السجن في وقت أسرع مما توقعت، هل ذلك لأنك ثري؟ |
| Bunu anlaman çok zor, Çünkü çok borcun var. | Open Subtitles | يصعب عليك تفّهم ذلك لأنك غارقة في الديون |
| - Çocuklardan nefret ettiğin için bunu yapıyorsun. | Open Subtitles | أنظر لست أنا من يضع القواعد أنت تفعل ذلك لأنك تكره الأطفال |
| Daha önce hiç kullanmadığın için öyle düşünüyorsun. | Open Subtitles | تعتقد ذلك لأنك لم تأخذها من قبل |