"ذلك مستحيل" - Translation from Arabic to Turkish

• Bu imkansız
• Bu imkânsız
• Mümkün değil
• İmkansız
• bunun imkânsız
• bunun imkansız
• İmkânı yok
• İmkanı yok
• bunun mümkün

Bu imkansız. ama belki yeteneklerini avantajıma çevirebilirim.
ذلك مستحيل. لكن هناك وسيلة لإستغلال ذلك.

- Onu vurmalıydım. - Ne yazık ki Bu imkansız, efendim.
. أنا كان يجب أن أضربه يؤسفنى بأن أخبرك بأن ذلك مستحيل ، سيدى

Jimmy.Bu imkansız.Yapabileceğimin en fazlası 8 hafta ve nasıl olduğunu bilirim.
جيمي، ذلك مستحيل أنت لن تستطيع فعله أطول مده كانت ثمانية أسابيع و كنت أنا

Keşke halktan gizlenebilseydi, ama korkarım, Bu imkânsız.
أتمنى إن كان بإستطاعك تجنب الصحافة لكننى أخشى أن ذلك مستحيل

Hadi ama ekşitme yüzünü! Senin yaşında bu Mümkün değil.
توقفِ عن حمل هذا العبء ذلك مستحيل في مثل عمرك

Ve ben biliyorum ki 10 yıl önce, tüm bunların geliyor olduğunu size söyleseydim, bunun imkansız olduğunu söylerdiniz.
وأعرف أنه قبل 10 سنوات، اذا أخبرتكم أن هذا سيحدث، لقلتم أن ذلك مستحيل.

onları faydalı işlerde kullanmak için eğitmemiz gerektiğini söyledim. O da bunun imkânsız olduğunu söyledi.
تعرفون، ربما ينبغي علينا فقط تدريبهم ليفعلوا شيئاً مفيداً. وقال لي أن ذلك مستحيل.

Daha önce duydunuz mu hiç, bir kişinin DNA'sında iki tane polymorphic parça olduğunu tanımımıza göre Bu imkansız
هل سمعت مره عن شخص يحمل حمض نووي لشخصين بالتأكيد ذلك مستحيل

Delirmişsin, dostum, Bu imkansız. Hollywood özel efektleri vardı içinde.
أنت مجنون، يا رجل، ذلك مستحيل إنه من تأثيرات هوليود الخاصة

Bu imkansız. İstila inandığımız her şeye ters düşmek demektir.
ذلك مستحيل الاجتياح يعارض كلّ ما نؤمن به

Beni sihirsiz bir diyara götürebileceksen olur. Ama korkarım ki Bu imkansız.
ما لمْ تستطيعي أنْ تأخذيني إلى بلاد بلا سحر، فأخشى أنّ ذلك مستحيل

Bu imkansız. Orası kontrolümüzdeydi.
ذلك مستحيل لقد قمنا بمراقبة و تغطية ذلك المكان

Daha önce de söyledim dedektif, var olan güvenlik sistemimizle Bu imkansız.
أخبرتك أيها المحققة وفقاً لحمايتنا، فإن ذلك مستحيل

Bu imkansız. Bizden başka kimse sağ kalmadı.
حسناً, ذلك مستحيل, ليس هنالك آخرين

Phil, Bu imkânsız. Bu adam hâlâ hayatta olamaz.
فيل ، ذلك مستحيل هذا الرجل لا يمكن أن يكون ما زال حيّا

Yaklaşamıyoruz Yüzbaşı! Bu imkânsız!
نحن لا نستطيع عمل ذلك يا كابتن ذلك مستحيل

- Sana istediğin kadar para veririz! - Korkarım Bu imkânsız.
ـ سنعطيك القدر الذي تريده من النقود ـ أنا أخشى بأن ذلك مستحيل

Bu Mümkün değil. Teslim olmanızı öneririm.
ذلك مستحيل تماماً أنصحك بمناقشة شروط الإستسلام

Mümkün değil. Geçen sene benimle tanıştın.
ذلك مستحيل, تلك السنة التي قابلتني فيها.

Şimdilik bir şey söylemek imkansız. Komadan çıkamayabilir.
ذلك مستحيل قوله في هذا الوقت قد يبقى في صدمة

O geleceği değiştiriyorum ve kabul ediyorum. Her bir Zaman yasası bunun imkânsız olduğunu söylüyor.
أنا أغير الآن ذلك المستقبل و كل قوانين الزمن تقول بأن ذلك مستحيل

İmkânı yok! Yanlış eve girmiş olmalısınız.
ذلك مستحيل لا بد انكما اقتحمتما المنزل الخاطئ

İmkanı yok. Beş dolar filan kazandı şimdiye kadar.
ولكن ذلك مستحيل ، انت لم تأخذ سوى 5 دولارات

Sen kendinle ilgili dürüst davrandığında bunun mümkün olmayacağını biliyorsun.
واذا كنت صريح مع نفسك ستعلم بان ذلك مستحيل