| Evet, anlıyorum, sadece Bu evden bin mil uzaktaki bir askeri... okulda yaşamaya zorlandığım gerçeğini ve gerisini unutmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | صحيح اترين لا يمكنني أن أنسى ذلك يجب على المرء أن يكون قويا ليعيش ويبعد ألف ميل عن المدرسة العسكرية |
| Yere kapanmak zorundayız ve tüm yapmamız gereken şey Bu. | Open Subtitles | يجب علينا ذلك يجب علينا جميعاً , وهو كل ماسنفعله |
| Kılıç ustaları tarihinin en acınacak derecede... kolay pususu olarak değerlendilmelidir Bu. | Open Subtitles | ذلك يجب أن يُصنّف كأسهل كمين مثير للشفقة في تاريخ إمرأة السيوف |
| Bunu yapabilmek için de çalıntı parayı açığa çıkartmasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | ولكي نفعل ذلك يجب أن نجعله يخرج ومعه المال المسروق |
| Ancak Bunu yapmak için, güneş doğmadan önce burada olmanız gerekiyor. | Open Subtitles | ،لكن لتفعل ذلك يجب ان تكون هنا قبل أن تُشرِق الشمس |
| Bu ilacın sizi bir 48 saat daha ayakta tutması gerek. | Open Subtitles | ذلك يجب أن يبقيكِ على رجليك لمدة ثمانى واربعون ساعة أخرى |
| Bunun yerine babanı görmek için 170 mil araba kullanmam lazım. | Open Subtitles | بدلا من ذلك يجب أن أستخدمها لأسوق 170 ميل لأقابل أبوكِ |
| Bu ilacın sizi bir 48 saat daha ayakta tutması gerek. | Open Subtitles | ذلك يجب أن يبقيكِ على رجليك لمدة ثمانى واربعون ساعة أخرى |
| Bu tablonun bana bir ipucu vermesi gerektiği düşünülür. | TED | وربما ظن احدُهم ان ذلك يجب ان يُعطي مفتاح لحل اللغز |
| Elbette, Bu duygudan bir anlam çıkarmak amacıyla Vodoun’un Bu tuhaf inancını anlamam gerekirdi. Vudu bir kara büyü inancı değil. | TED | ولكي أستوعب ذلك يجب أن أفهم شيئاً عن هذا الإيمان الخاص بالفودون، والفودو ليس جماعة سحر أسود. |
| Çok önemli Bu, anlıyor musun? | Open Subtitles | إن الامر مهم ستتفهم ذلك يجب ان نُسرع القطار يغادر بعد ساعة |
| Bu yüzden infazını istiyorum. | Open Subtitles | لذا, أطْلب ذلك يجب ان يكون منفّذاً فوراً |
| Bunu durdurmanın bir yolu olmalı en kötüye Hazırlıklı olmalısın | Open Subtitles | لابُد أن هناك طريقة لإيقاف ذلك يجب أن تستعد للأسوأ |
| Bunu, veriyi diğer araçlarla paylaşarak başardık. | TED | الآن ، لتحقيق ذلك يجب أن تتشارك المركبات البيانات فيما بينها. |
| Bunu başarmak için de akıllı aşı dizaynını akıllı üretim metodları ile birleştirmemiz gerekiyor, ve elbette, akıllı dağıtım metodlarıyla da. | TED | و لنفعل ذلك, يجب أن نضم تصميم حذق لللقاح, مع طرق تصنيع حذقة, و بالطبع. طرق توصيل ذكية. |
| Elbette trajik, ama Bunu düşünmemelisin. | Open Subtitles | لا يجب أن تطيل التفكير في ذلك يجب أن تنظر للأمر بالمنظور المناسب |
| Bunu kesinlikle kontrol altında tutmalısın, başarabilirsen Dianne senin bütün sorunlarını çözecek. | Open Subtitles | بالتأكيد التحقق من ذلك يجب أن تبقي الماء في القاع، إذا كنت تستطيع ع ب ديان جميع المشاكل الخاصة بك إلى التمهيد. |
| Sorun şu ki, tasarımla alakalı diğer birçok meslekte olduğu gibi biz de sadece belli türde tüketici ürünü sağlama fikrine takılmış durumdayız. Bence artık böyle olmaması gerekiyor. | TED | والمشكلة أنه، مثل الكثير من مهن التصميم لقد ركزنا اهتمامنا على فكرة اعطاء نوع معين من منتجات المستهلكين، وأنا لا أعتقد أن ذلك يجب أن يكون الحال بعد الآن. |
| Onları kontrol edemezsiniz, ve ayrıca denememelisinizdir de Olmasına izin vermelisiniz. | TED | لم أعد أسيطر على أي شيء، لا يجب أساساً أن نحاول ذلك. يجب أن نستسلم. |
| Artık başa çıkamıyorum. Evlenip durulmam lazım. | Open Subtitles | . لا أستطيع التأرجح بها أكثر من ذلك يجب أن أتزوج و أستقر |