| İngiltere'ye gittin ve Richard için hizmetçilik yaptın. | Open Subtitles | ذهبتَ إلى انجلترا نظفتَ المراحيض وعملتَ خادماً هناك |
| Demek ki, o gece yıllığı, zaman kapsülüne koymak için alana gittin. | Open Subtitles | لذا، ذهبتَ إلى الملعب تلكَ الليلة -لوضع الكتاب في الكبسولة الزمنيّة -صحيح |
| Ama çok gençtin ve sonra okula gittin. | Open Subtitles | لكنّك كنتَ صغيراً جداً وأيضاً ذهبتَ إلى المدرسة عملت، درست، فكّرت |
| Bak, eğer oraya gidersen onlara zarar vermeye gittiğini sanırlar. | Open Subtitles | اسمع، إنْ ذهبتَ إلى هناك سيظنون أنك تريد بهم الضرر |
| Ama yine de gittiniz değil mi? gittiniz. | Open Subtitles | نعم , أنت ذهبتَ برغم ذلك , أليس كذلك أنت ذهبتَ |
| Yani istemediğin halde partiye gittin? | Open Subtitles | لذا ذهبتَ إلى الحفلة رغم أنك لم تُرِدْ ذلك؟ |
| Yani dün gece kızgındın. Unutmak için bara gittin. | Open Subtitles | إذاً لقد كنتَ غاضباً البارحة , ربما ذهبتَ إلى حانة محاولاً النسيان |
| O gece tekneye gittin, çünkü yalnız olacağını biliyordun. | Open Subtitles | لقد ذهبتَ إلى يخته تلك الليلة لأنكَ علمتَ بأنه سيكون بمفرده |
| Geçen hafta Kamboçyalı laboratuar teknisyeni toplama kampından nasıl kurtulduğunu anlatıyordu ve sen çörek almaya gittin. | Open Subtitles | مدهش الأسبوع الماضي، كان فنيّ المعمل الكامبوديّ يخبرنا بكيفية نجاته من المجازر الجماعيّة وأنتَ ذهبتَ لجلب كعكة محلاة |
| Koruyucu aileye gittin. Kötü olanlarından... | Open Subtitles | لقد ذهبتَ إلى دور الرعاية من النوع السيء |
| babanı kaybettin Shiraza gittin, müzik eğitimi aldın | Open Subtitles | وفي عمر الـ21 ذهبتَ إلى شيراز لدراسة الموسيقى. |
| Sen de uyarmıştın. Ama sonra gittin ona katıldın. Onu cesaretlendirdin. | Open Subtitles | وأنتَ أردتها أيضاً، ثم ذهبتَ للإنظمام إليها، وشجعّتها |
| Daha sonra da yaptığın şeyi gizlemek için hırdavatçı dükkânına gittin, buradan da anlıyorum ki onu başta öldürmeyi plânlamıyordun. | Open Subtitles | عندها ذهبتَ إلى متجر الخردوات لتغطي الجريمة وهذا إشارة جيدة انكَ لم تكن تخطط لقتله |
| Havaalanından doğruca kuyumcuya gittin demek? | Open Subtitles | إذاً ذهبتَ مباشرةً من المطار إلى متجر المجوهرات, أليس كذلك؟ |
| Eğer 6 saat uzaklıktaki bir üniversiteye gidersen araya araba ile geleceğim, eğer gitmezsen aynı filmi kiralayıp, telefonda seyrederiz. | Open Subtitles | إذا ذهبتَ للثانوية ضمن 6 ساعات سأذهب إلى هناك و إذا لم تفعل يمكننا أن نستأجر نفس الفلم |
| Hemen gidersen ona yetişebilirsin. | Open Subtitles | حسنًا، إذا ذهبتَ الآن، لربمّا يمكنكَ اللحاق به. |
| Onu bulamadıktan sonra arabaya gittiğini söylemiştin değil mi? | Open Subtitles | أنتَ قلتَ أنكَ ذهبتَ للسيارة بعدها و أنكَ لم تستطع إيجادها؟ |
| 21 Haziran'da kıl payı atlatılmış bir kazayı kontrol etmek için Newbury Heights'a gittiniz, doğru değil mi? | Open Subtitles | في 21 يونيو، ذهبتَ إلى .."مرتفعات "نيوبيري لفحص حادث وشيك، أليس كذلك؟ |
| Bara gittiğin zaman, yanına çirkin arkadaşlarını alırsın. | Open Subtitles | إذا ذهبتَ للمشرب، فستحصل على صديقاتكَ القبيحات |
| Onu aramak için yukarı çıktın öyle mi? | Open Subtitles | وعندها ذهبتَ إلى الأعلى لتبحثَ عنها |
| Vay be! Bakın. Bugün iskeleye gitmişsin. | Open Subtitles | -لقد ذهبتَ للمرفأ اليوم، ماذا فعلت هناك؟ |
| Eğer elçiliğe giderseniz, direk olarak işlem uygularlar. | Open Subtitles | إذا ذهبتَ من خلال السفارة, فبإمكانهم إرساله بشكل أسرع. |