| Alfa erkek pozisyonu çok Önemli bir pozisyon ve herkes bunu elinizden almak ister. O yüzden sürekli arkanızı kollamanız gerek. | TED | منصب ذكر الفا هو منصب ذو أهمية كبيرة، والكل يريد أن ينتزعه منك، فعليك أن تحمي ظهرك باستمرار. |
| Yeni düzende çok Önemli bir yerin olacak, benim sag kolum olacaksin! | Open Subtitles | صوتك سوف يكون ذو أهمية بين الأقلية ثانيا بالنسبة لرأيي |
| Fakat daha sonra, 19. yüzyılın ortalarında, atomların gerçek olup olmadığı, birden bire çok Önemli bir soru haline geldi. | Open Subtitles | لكن في منتصف القرن التاسع عشر هل الذرة حقيقة أم لا ؟ أصبح فجأة سؤالاً ذو أهمية كبيرة |
| O eyalette kazanmasının ayrı bir önemi olacak çünkü Tennessee son 50 yılda sadece bir kere kazanamayan adaya oy verdi. | Open Subtitles | تينيسي. الفوز في تلك الحالة سيكون ذو أهمية مضاعفة لمرة واحدة فقط في السنوات ال 50 الماضية فشلت تينيسي في التصويت |
| Biliyorum önemsiz ama yine de bir şeydir. | Open Subtitles | أعلم أنها صغيرة، لكنه ذو أهمية على الأقل |
| - Kadeşlerim beni çok Önemli bir şey taşıdığınızı söylemek için uyandırdı. | Open Subtitles | أخواتى أيقظونى لأنك تحمل شىء ذو أهمية كبيرة |
| Sessiz ol lütfen, bu çok Önemli bir konu. | Open Subtitles | اصمت رجاء هذا أمر ذو أهمية عليا ماذا؟ |
| Gazetenin geri kalanında Önemli bir şey yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا يبدو أن هناك أي شيئ ذو أهمية في بقية الجريدة، |
| Emniyet Müdür Yardımcısı'nı buraya getiren şey, çok Önemli bir şey olmalı. | Open Subtitles | لابد أن يكون شئ ذو أهمية ضاغطة ليُحضر مساعد رئيس الشرطة كل هذه المسافة لرؤيتي |
| Böyle bir tarikat kesin Önemli bir rakam kullanmıştır. | Open Subtitles | طائفة كهذه ستستخدم رقماً ذو أهمية بأمكاني فك رموزها |
| Buraya gelmem neden Önemli bir şey oldu? | Open Subtitles | و ما يجعل من حضوري أمرا ذو أهمية قصوى؟ |
| Önemli bir kişi olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأن يكون شخص ما ذو أهمية كبيرة. |
| Çok Önemli bir şey söyleyeceğim ve bunu hayatının sonuna kadar hatırlamanı istiyorum. | Open Subtitles | سأقول شيئاً ذو أهمية... وأريدكِ أن تتذكريه لبقية حياتكِ. |
| Tabii ki. Önemli bir şeydi. | Open Subtitles | أجل, لقد كان أمراً ذو أهمية بالغة |
| Sessiz ol lütfen, bu çok Önemli bir konu. | Open Subtitles | اصمت رجاء هذا أمر ذو أهمية عليا ماذا؟ |
| Ancak kutup takkelerinin altında gizli olduğu düşünülen şeyin büyük bir önemi olabilir. | Open Subtitles | يعتقد أن هناك شيء ما مختفي تحت الغطائين القطبيين والذي يمكن أن يكون ذو أهمية كبيرة |
| Artık bir önemi kalmadı çünkü bir daha asla bana aynı gözle bakamayacak. | Open Subtitles | هذا ليس ذو أهمية الآن لأنه لن يكون قادراً على النظر إلي بنفس الصورة |
| Her zamanki önemsiz şeylerini bırak. Bunun ulusal önemi var. | Open Subtitles | لا أهمية لتفاهتك المعتادة هذا ذو أهمية دولية |