| Eciş bücüş, sakallı bir adam olsaydım benim aklıma gelirdi. | Open Subtitles | سأفعل ذلك ، أن كنت رجلاً غربياً وساحراً ذو لحية. |
| Burada sakallı bir adam var ve sen onun sakalını çekmedin bile. | Open Subtitles | أمامك رجل ذو لحية , أنت حتى لم تقم بشدها |
| Orada oturmuş, sakallı bir adamla iskambil oynuyordum ona verdiğim kart sinek 7'lisi çıktı. | Open Subtitles | كنت أجلس ألعب الورق هنـاك مع رجل ذو لحية كنتأتواصـلمعـه أخرجتُ الورقة رقـم 7 |
| "Lord Donbery adında büyük bir sakalı olan şişman bir kralın emri altındaymış." | Open Subtitles | كان قائدهم الملك, وهو رجل بدين , ذو لحية كبيرة. اللورد دانبورى |
| Uzun ve kaba bir adam. Kocaman, sarı bir sakalı var. | Open Subtitles | رجل طويل وعنيف ذو لحية صفراء كبيرة. |
| Gökyüzünde sakallı bir adam geri kalan her şey kadar mantıklı geliyor. | Open Subtitles | رجل في السماء ذو لحية يكون تفسير منطقي أكثر من أي شيء آخر. |
| Kızıl sakallı bir adam vardı ve bir tane de eşarp giymiş olan. | Open Subtitles | كان هناك رجل ذو لحية حمراء وآخر يرتدي لصالح سيدة. |
| sakallı bir katil kovboy hakkında çok bildiğimiz bir masalı okuyordu. | Open Subtitles | لقد روى حكاية طويلة مألوفة جداً عن قاتل على شكل راع بقر ذو لحية |
| Kardeşlik partisinde başladık, sonra yurt partisine gittik sonra da sakallı bir adamla gitar çaldık. | Open Subtitles | -بدأنا في حفلة الإخوان ثم حفلة المسكن ثم حلقة جيتار من نوع ما مع رجل ذو لحية |
| Tombiş sakallı bir adamın telefon ettiğini görüyorum, Michael. | Open Subtitles | هنالك شخص سمين ذو لحية رمادية يقوم بإتصال , (مايكل) |
| Bir odada pasaklı, sakallı bir adam. | Open Subtitles | رجل قذر ذو لحية داخل غرفة |
| Evet ama, Lohank kirli sakallı bir maymun. | Open Subtitles | نعم لوهانك) قرد ذو لحية خفيفة) |
| sakallı bir sahtekar o! | Open Subtitles | انه لص ذو لحية |
| Kocaman yakışıklı siyah bir sakalı ve tehlikeli bir aksanı olan biri. | Open Subtitles | كان ضخماً و وسيماً و ذو لحية سوداء |