| Bu sabah bir tane gördüm ve depozito bıraktım. | Open Subtitles | رأيت واحداً هذا الصباح ودفعت عربوناً صغيراً عليه |
| Geldiğimde, büyüklüğü lanet bir köpek kadar olan bir tane gördüm. | Open Subtitles | عندما دخلت رأيت واحداً بحجم كلبٍ منيوك |
| - Evet, ben bir tane gördüm. | Open Subtitles | -أجل، رأيت واحداً |
| Yalnızca kamuflajlı birini gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت واحداً منهم و هو بالزى المموة |
| birini gördüm. Göreceğimi biliyordum. | Open Subtitles | لقد رأيت واحداً منهم أنا متأكد من ذلك |
| - Hırdavatçıda bir tane görmüştüm. - Hayır, hayır. | Open Subtitles | لقد رأيت واحداً في محل الخردوات لا , لا , لا |
| Bir gün sonra, birini gördüm. | Open Subtitles | و بعدها بيوم رأيت واحداً |
| Göğüslerinden birini gördüm." | Open Subtitles | لقد رأيت واحداً من ثدييك. |
| Hayır, ben de birini gördüm. | Open Subtitles | لا لقد رأيت واحداً جيداً |
| Geçen gün bir tane görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيت واحداً قبل أيّام |
| Waco'da bundan bir tane görmüştüm. | Open Subtitles | (لقد رأيت واحداً مثلها في (واكو |