| Eğer sadece bana kalmış olsaydı düşünmeden rolü size verirdim. | Open Subtitles | تعرف لو أن الأمر راجع لي لأعطيتك الدور بغمضت عين |
| Sonradan olacakların hepsi sana kalmış. Hımm. Arkadaşlarına oldukça çok inanıyorsun. | Open Subtitles | الذي يحدث بعد ذلك راجع لك لديك إيمان قوي في أصدقائك |
| Nasıl yaptıkları, ne zaman yaptıkları, nerede yaptıkları onlara kalmış bir şeydir. | TED | كيف ومتى وأين يقومون به أمر راجع إليهم كلياً. |
| Beklemekten başka yapabileceğimiz birşey yok Herşey Prue ve Cole'a bağlı. | Open Subtitles | لايوجد ما نفعله سوى الإنتظار الأمر راجع إلى "برو"، و كول |
| Onun yaşayıp ölmesi sana bağlı değil. | Open Subtitles | هو لَيسَ راجع لك سواء يَعِيشُ أَو يَمُوتُ. |
| Ustabaşının dikkatine! 5. hatta sorun var. Somunların sıkılmasını kontrol et. | Open Subtitles | إنتباه رئيس العمال ، مشكلة على ماكينة 5، راجع ربط الصواميل |
| Bu sana kalmış. İster beyaz, ister Kızılderili, ister Meksikalı ol. | Open Subtitles | الأمر راجع إليك يمكنك أن تكون رجلاً أبيض أو هندياً أو مكسيكياً |
| Askeri okula gidip gitmemen bana kalmış. | Open Subtitles | ولو الأمر راجع لىّ لكنت بالمدرسة العسكرية اليوم |
| O hastayı ölüme de terk edebilirsin. Bu tamamen sana kalmış bir şey. | Open Subtitles | أو تترك المريض يموت هذا راجع إليك تماماً |
| Artık ne yapacakları, onlara kalmış. | Open Subtitles | ما سيقومون بفعله لاحقاً .. فإنه راجع لهم |
| Hangisi olacağınızı seçmek size kalmış. | Open Subtitles | الأمر راجع لكم لتختاروا ما الذي تريدون أن تصبحوا |
| Elinde bir diploma olsun istiyorsan bu sana kalmış. | Open Subtitles | تريد أن تفعل هذا مع دبلوم, هذا راجع إليك |
| Böyle dediğim için kusura bakma ama bu durumda bu sana bağlı değil. | Open Subtitles | أَعْرفُ، وأَعْفو عنّي لقول هذا، لكن لَرُبَّمَا في هذه الحالةِ حقَّاً إنَّها لَيسَ راجع لك. |
| O an geldiğinde ne yapacağınız ve asker olmanız gözönüne alınırsa bu size bağlı olacak. | Open Subtitles | ماذا تفعل حين اذن؟ والجندي الذي ستصبحهُ هذا راجع لك |
| Ama bu sana bağlı. | Open Subtitles | هو كيف ان تمضي قدما في حياتك لكن هذا راجع لك انت |
| Onun güvende olması ve başarılı olabilmesi size bağlı. | Open Subtitles | انه شئ راجع اليك فى ان نري ان يبقي فى امأن وانه يمكنه ان يتعامل مع هذه الوظيفة |
| Ya da etkisiz hale getirebilirim. Bu kadar basit. Sana bağlı. | Open Subtitles | أو بإمكاني أن أعطلها،الأمر بسيط،وهو راجع إليك |
| - Ya da o güne ait güvenlik görüntülerini kontrol et. | Open Subtitles | -أو أفضل من ذلك راجع أشرطة المراقبة من المطار لذلك اليوم |
| Ne yazık ki karar sana değil, Bay Hoffner'a ait. | Open Subtitles | لحسن الحظ، هو لَيسَ راجع لك. يعود الأمر للسّيد Hoffner. |
| Kayıtları incele. 11 yaşında, Afro-Amerikalı erkek, 1.30 boylarında bir çocuk arıyoruz. | Open Subtitles | راجع السجلات نحن نبحث عن طفل في الحادية عشر من عمره من اصول افرو امريكية |
| ve daha birçok şeyden de sorumludur. Dengesizlik, pozitif Geri bildirim döngüsüdür. | TED | يعتبر عدم الاستقرار حلقة تلقيم راجع إيجابي. |
| Kanat numarasını veri tabanında araştır, ne bulabilirsin bir bak. | Open Subtitles | راجع بيانات الطائرة من خلال قاعدة بياناتنا و لنرى ماذا يمكنك أن تجد |
| Bir işim çıktı. Siz ikili helisi yapadurun ben hemen dönüyorum. | Open Subtitles | عندي شغل اعمل علي اللولب المزدوج اني راجع |
| İlk buluşmanız kötü gidiyorsa, sadece bu konuşmayı yapın ve potansiyel talibinizin sizi tekrar araması ile ilgili endişelenmenize gerek kalmaz. | TED | إذا كنت يوماً في أول موعد غرامي سيء، فقط راجع هذه المحادثة، ولا أظن أنك ستقلق حيال خطيبك وهو يدعوك للخروج مرة أخرى. |