| Bunlar zaten şık, cidden sence kaç tane adam günlere bakmak için takvim alır? | Open Subtitles | إنه راقي,حسنا بصراحه كم من الاشخاص سيشترون تقويم كتب عليه تاريخ اليوم |
| Geçen sene şık bir restoranda yer ayırttık ama... | Open Subtitles | في السنة الماضية حجزنا للعشاء في مطعم راقي |
| Evet, söyledin, klas, tamamen birinci sınıf. | Open Subtitles | كلّ شيئٍ راقي وأنيق من الدرجة الأولى. أنتَ لم تكُن تكذب. |
| Mantar hastalığım da var ama o bu kadar zarif değil. | Open Subtitles | إني أملك خاتم دودة أيضا, و لكنه ليس راقي مثل هذا. |
| Ünlü olduğun dönemin büyük bir kısmında menfaat sağlarsın, yığınla para kazanırsın, pahalı ve lüks şeyler alırsın. | Open Subtitles | أهم شيء عندما نكون مشهورين، نغتنم الوضع، نحصد الأموال الطائلة، إمتاع النفس بكل ما هو راقي |
| seçkin yemeği bu Henry. Colleton Ligi'ne girmemi bu sağlayacak. | Open Subtitles | انه غذاء راقي ،،هنري و بهذا سوف احصل على عضوية اتحاد كولتون |
| Ben kibar sosyete ve genelev arasında yaşadım. | Open Subtitles | أعيش بين مجتمع راقي و بيوت الدعارة |
| Bu, şık ve zarif olacak, ve en önemlisi, yüksek katılımlı. | Open Subtitles | سيكون 000 راقي وكلاسيكي واهم شىء يحظي بحضور كبير |
| Senin kadar iyi değil. şık elbiseler, lüks yaşam tarzı... biz buraya bir şeyleri değiştirmeye geldik. | Open Subtitles | ليس جيداً مثلك ملابس رائعة ، و نمط حياة راقي |
| Kanun tasarısının verilmesi ile örtüşen uzun sade bir öneri istiyorsun. Oldukça şık. | Open Subtitles | تتناسب مع طريقة تقديم مشروع القانون، أسلوب راقي. |
| Sakin, şık ve sofistike bir şey istiyorum. | Open Subtitles | أريد شيئاً , هادئ و أنيق و راقي |
| Biraz şık birşeyler fena olmaz anlıyor musun? | Open Subtitles | أريده أن يكون راقي أنت تعرف ماأعنيه |
| - Çok klas davrandın. Ve bu grubun yapmak istediklerinin simgesisin. | Open Subtitles | أنت شخص راقي ومثال حقيقي لكلّ شيء تناضل من أجله هذه المجموعة. |
| Kendi çağırdıkları kahvaltıda yiyişmek hiç klas değil. | Open Subtitles | أخبريني عنه يظهرون الحب على الغداء! غير راقي |
| Yardım etmek isterim, ama Weinstein'ın Majestik Bungalow Koloni'si klas bir yer. | Open Subtitles | أود أن أساعدك يا (داني)، ولكن ذلك مكان راقي |
| En sevdiğin renk açık kahverengi, beyaza yakın ama daha zarif. | Open Subtitles | لونك المفضل هو البيج الخافت القريب من الأبيض لكنه راقي أكثر |
| Kendisi yaşadığımız evrenin matematiksel olarak çok zarif olduğunu iddia ediyor. | TED | يدعي أن الكون الذي نعيش فيه راقي رياضيًا جدًا. |
| Çok lüks ve gözden uzak. Tüm o kumsal onlara ait. | Open Subtitles | راقي جداً، منعزلّ للغاية يملكون أمتداد الشاطئ بأكمله |
| Stanford Üniversitesi'nde doktora öğrencisiyken çok seçkin bir süpermarkete giderdim, en azından o zamanlar çok lüks bir yerdi. | TED | عندما كانت طالبة دراسات عليا في جامعة ستارفورد, اعتدت الذهاب الى محل بقالة راقي جدا جدا على الاقل في ذلك الوقت كان حقا راقي |
| Bunun adı Rakı. | Open Subtitles | إنه يدعى "راقي". |
| Dandik deriyle ve kaliteli İtalyan ayakkabısı arasındaki farkı ayıramayacak kadar aptaldım. | Open Subtitles | بأي حال , كنت غاية في الغباء لدرجة أني لا أعرف الفرق بين عقدة من القماش الخام و جلد إيطالي راقي |
| Bu arada ben hayatta bir kez yakalayabileceğim yüksek kalite bir fantezi yaşamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | في هذه الأثناء تعثرت في خيال راقي و يحدث مرة واحدة في العمر هنا |
| Seni daha üst düzey bir yere götürmek istiyordum. | Open Subtitles | أتعلمين، كنت أنوي أصطحابكِ إلى مكان راقي. |
| Güzel yemekleri olan güzel bir restorana gitmek istiyorum, açık havaya veya bir maskot alanına değil. | Open Subtitles | أريد الذهاب إلى مطعم راقي مع طعام جيد, وليس مع ملعب, أو جالب حظ |
| Burası üst kalite bebeğim, üst kalite. | Open Subtitles | هذا المكان راقي جداً ياعزيزي راقي جدا |