| Ancak ekip yeni versiyon üzerinde çalışmakla meşgul, bu versiyon en az iki yolcu taşıyacak ve biraz daha uzağa uçabilecek. | TED | لكن الفريق مشغول بالعمل على الإصدار التالي، والذي سوف يحمل راكبين على الأقل ويطير أبعد قليلاً. |
| Arabada iki tane daha yolcu varmış, bir kadın ve bir erkek. | Open Subtitles | كان هناك راكبين آخرين فى السيارة, رجل و امرأة |
| Demek ki iki yolcu kabinde neler olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | ذلك يعني أن راكبين قد لا يملكان أدنى فكرة عما كان يجري في الداخل |
| Patron, saldırıların ikisinde taksilerde yolcu varmış. | Open Subtitles | أيّها الرئيس، خلال إثنين من الهجمات، سيارات الأجرة كانت تقل راكبين. |
| Beş para etmez bir sörfçünün bu çölden kaçabileceğine inanmıyorum. | Open Subtitles | لا يوجد هناك كنديين راكبين الأمواج في شاطيء لاجونا يعرف طريقة حول الصحراء مثل هذا |
| Michael, bildiğin üzere saldırı modunda sadece iki yolcu alabilirim. | Open Subtitles | مايكل ، كما تعلم ، في وضعية الهجوم أنا يمكن أن أستوعب راكبين فقط |
| Merkeze iki yolcu götürüyorum. | Open Subtitles | سوف أقوم بتوصيل راكبين إلى وسط المدينة، ثم أتجه إلى هناك |
| Ýki yolcu için yerimiz var. | Open Subtitles | لأنها مصنوعة حتى تكفي راكبين اثنين وحسب |
| Phil Ramos kim? Vatmandı. Birkaç yolcu öldürmüştü. | Open Subtitles | كان سائقاً، قتل راكبين منذ 10 سنوات |
| İki yolcu. Tamam. | Open Subtitles | راكبين ، انتهى الأمر |
| İki yolcu. Tamam. | Open Subtitles | راكبين ، انتهى الأمر |
| çok az sörfçünün oraya girip, canlı kalabildiği bir yer. | Open Subtitles | راكبين قليلين دخلوا فيها و خرجوا أحياء. |