| Türkiye ucuz, ama Hırvatistan ilk buluştuğumuz yer, o yüzden iyi olacak. | Open Subtitles | تركيا رخيصه لكن كرواتيا حيث ألتقينا أول مره لذا هذا سيكون لطيفاً |
| Yani yalanların, dileğini yerine getirmem için, ucuz bir plandı. Defol! | Open Subtitles | لذا, أكاذيبك مخططات رخيصه لتجربنى على منحك ما تطلب |
| Mum ışığı iyi olur sanırım, hem ucuz, biraz erotik... | Open Subtitles | بأضواء الشموع,انا اعلم انها رخيصه ولكنها عاده مثيره جنسيا |
| Daha önce hiç bugünkü kadar ucuz hissetmemiştim kendimi. | Open Subtitles | وكأنه كان لديك العديد من الاختيارات المغرية لم اقابل احد في حياتي جعلني اشعر بأنني رخيصه كما فعلت انت اليوم |
| Daha önce hiç bugünkü kadar ucuz hissetmemiştim kendimi. | Open Subtitles | وكأنه كان لديك العديد من الاختيارات المغرية لم اقابل احد في حياتي جعلني اشعر بأنني رخيصه كما فعلت انت اليوم |
| Böyle 30 yıl daha, az bir emekli maaşın ve ucuz bir altın saatin olacak. | Open Subtitles | هيا30 سنه اخري وسناخذ معاش صغير وساعه ذهبيه رخيصه |
| Bizde Halka Yiyen adında ucuz bir Nicaragua versiyonu vardı. | Open Subtitles | كان عندنا رخيصه النسخة النيكاراغوية كانت تسمى آكل الدائرة |
| Bizde Halka Yiyen adında ucuz bir Nicaragua versiyonu vardı. | Open Subtitles | كان عندنا رخيصه النسخة النيكاراغوية كانت تسمى آكل الدائرة |
| Birileri yolculuk için ucuz pilot arıyordu ve ben de ölü sezonda hep ucuz çalışırım. | Open Subtitles | شخصا ما يحتاج الى طيار رخيص ليقوم ببعثة وأنا دائما رخيصه فى الموسم الضعيف. |
| Binlerce elektronik alet için ucuz bir koruyucu kılıf olarak kullanılır. | Open Subtitles | تستخدم كحماية رخيصه في آلاف الأجهزة الكهربائية |
| İşçi arıyorsan, çok işsiz var işçiler ucuz olur. | Open Subtitles | وإذا كنت تبحث عن عماله مع تفشي البطالة آصبحت رخيصه |
| Herhalde, ama herkes alabilsin diye ucuz olmalı. | Open Subtitles | بالتأكيد, ولكن يجب ان يجعلوها رخيصه ليستطيع كل شخص تحمل نفقتها |
| Sen ardı ardına bahaneler uyduran ucuz bir dairesi ve işi olan tüm yaşamın boyunca uyurgezerlik eden tembel bir serserisin ve artık 30'una dayandın. | Open Subtitles | انت فقط متسكع كسول لديه شقه رخيصه ووظيفه نائماً في الحياه |
| İnsan yaşamının ucuz olduğu bir dünyada yaşıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعيش في عالم أصبحت حياة الإنسان فيه رخيصه |
| Yiyeceğin kıt olduğu zamana yaşamın ucuz ve sadece vahşilerin hayatta kaldığı zamana. | Open Subtitles | الي وقت الطعام كان مقدسا الحياه كانت رخيصه |
| Bu onun ucuz bir kopyası gibi görünüyor. | Open Subtitles | انه كما يبدوا من الممكن ان يكون نسخه رخيصه |
| Plan, senetleri ucuz almak, değerlerini yapay olarak şişirmek kuşkulanmayan müşterilere elde patlamadan satmak. | Open Subtitles | الخطه كانت شراء اسهم رخيصه, بشكل مصطنع تضخيم القيمة , و بيعها ليطمئن العملاء قبل ان يصدمهم. |
| Tanrı'nın gücü, ucuz bir sihirbaz numarası. | Open Subtitles | قدرة إلهك ما هى إلا خدعه سحريه رخيصه |
| Tanrı'nın gücü, ucuz bir sihirbaz numarası. | Open Subtitles | قدرة إلهك ما هى إلا خدعه سحريه رخيصه |
| Merhaba. ucuz takımlar. ucuz takımlar. | Open Subtitles | مرحبا، بدلات رخيصه بدلات رخيصه |