| Şok dalgası öyle geniştir ki 5,000 ışık yılı uzaklıktan teleskoplarımız onu tespit edemiyor. | Open Subtitles | موجة الصدمة كبيرة للغاية بحيث تستطيع مقراباتنا رصدها على بُعد 5000 سنة ضوئية |
| Radyasyonda dördüncü seviye tespit edildi daha sonra da beşinci seviye. | Open Subtitles | لقد تم رصد الإشعاعات من المستوى الرابع ومن ثم تم رصدها على المستوى الخامس. |
| Amerikalılar aniden Japonları radarlarında görünce yerlerinin tespit edildiğini farketti. | Open Subtitles | ... فجأة وعن طريق أجهزة الرادار أدرك الأمريكان أن تحركاتهم قد رصدها اليابانيين ... |
| Muhtemelen isyandaki yavşaklardan birine gelmiştir zaten. | Open Subtitles | غالباً تمَّ رصدها بسبب أعمال الشغب على أي حال |
| Muhtemelen isyandaki yavşaklardan birine gelmiştir zaten. | Open Subtitles | غالباً تمَّ رصدها بسبب أعمال الشغب على أي حال |
| Bu adam Kuzeye ya da Kuzey Batıya doğru yol alıyor bu yüzden Havaalanları ve Tren İstasyonları tespit edilemedi. | Open Subtitles | هذا الرجل يسافر في الشمال أو الشمال الغربي الداخلية. وهذا هو السبب في أنه لا يتم رصدها على المطارات أو محطات السكك الحديدية. |
| Ruslar onu tespit ettiler ve araştırıyorlar. | Open Subtitles | لقد رصدها الروس و هم يتسائلون |
| Ama bu, onları tespit etmenin kolay olduğu anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لكن ذلك لا يعني أن رصدها سهل. |
| Cameron onu zaten tespit etti. | Open Subtitles | كاميرون رصدها بالفعل |
| Faraday etrafımızı çevreleyen fiziksel gerçekliğin varlığını kanıtlamıştı ve bunu daha önce tespit edebilen kimse olmamıştı. | Open Subtitles | لقد أثبت (فاراداي) وجود الحقيقة الفزيائية التي تحيط بنا والتي لم يتمكن أحد مطلقًا من رصدها |
| Yüz tanıma yazılımı onu Star City Plaza Hotel'in yakınlarında tespit etmiş. | Open Subtitles | تعريف الوجه رصدها أمام فندق ساحة مدينة (ستار). |