| Öncelikle şehirdeki girişimimiz İskele 94 ile oldu. | TED | تعاملنا لأول مرة مع المدينة عن طريق رصيف 94 |
| Seattle'da bir grup ödeneklerini ortak havuzda birleştirerek bir balıkçı iskelesi kiraladılar. | TED | قررت إحدى المجموعات في سياتل جمع بدلاتهم معًا واستأجروا ساحةً للعمل تطل على رصيف بحري. |
| ...arabalar bunları direkt kaldırım açıklıklarından gönderirdi. | Open Subtitles | العربات رمته عن الطريق إلى رصيف المشي |
| Üçüncüsü; büyük hayırsever organizasyonlar, temelinde kâr amacı gütmeyen işçi dövizi platformu oluşturmalılar. | TED | ثالثًا، على المنظمات الخيرية غير الربحية إنشاء رصيف للحوالات المالية على أساس غير ربحي |
| Orası fahişelerle öyle bir kaynıyor ki adamlarım kaldırımda bile yürüyemiyor. | Open Subtitles | الأولاد لا يمكنهم المشي على رصيف المشاة هناك لأنه مزدحم بالعاهرات |
| Yer: 400 Pier Avenue, Brooklyn, 10:00pm. | Open Subtitles | الموقع : 400 شارع رصيف الميناء بروكلين ، 10: |
| Sanat eserlerini yükleme iskelesine bırakacağız. | Open Subtitles | سننقل العمل الفني إلى رصيف الشحن |
| Los Angeles'ın 10 kilometre açıklarındaki bir petrol sondaj platformunda olduğunu tespit etmişler. | Open Subtitles | علي رصيف تنقيب عن النفط يبعد 6 أميال عن ساحل لوس أنجلوس |
| Geminin adı Seahound. Port Bay' de, rıhtım 3. | Open Subtitles | السفينة تدعى سيهاوند انها فى خليج بورت رصيف ثلاثة |
| Kızım, adamı kaldırıma kadar çıkarmış. Ama çok kan kaybetmiş. | Open Subtitles | أخرجته حتى وصلا رصيف المشاة لكنها كانت تنزف دماً سلفا. |
| Ben seni küçük kapıda indirip, iskele tarafına giderim. Sen ilk büyük kapıyı açarsın. | Open Subtitles | ثم انعطف إلى جانب رصيف ذلك المخزن تفتح أول باب كبير |
| İskele 17'de bekle. Kanal 12'yi dinle. Zamanını söylerim. | Open Subtitles | قابلنى على رصيف 17 , إبقى على . قناة 12 وسأقول لك متـى |
| Malibu'ya gel. Bir saat sonra Balıkçı İskelesi'nde buluşalım. | Open Subtitles | تعال هنا الى ماليبو وقابلني عند رصيف صياد السمك خلال ساعة, اتفقنا |
| Hala Santa Monica İskelesi'nin altında uyumaktan daha sessiz. | Open Subtitles | تبقى اكثر هدوءا من النوم على رصيف سانتا مونيكا |
| Burası halka açık bir kaldırım ve ben ACN için bir haber yapıyorum. | Open Subtitles | هذا رصيف عمومي وأنا مراسل القناة |
| Affedersiniz, burası kuzey platformu mu? | Open Subtitles | أستميحك عذراً هل هذا رصيف أعلي المدينة ؟ |
| Ateş edenin kaldırımda olması imkansız. | Open Subtitles | مستحيل أن كان القاتل على رصيف الطريق هناك كثير من الشهود |
| Andre'yi Pier'de karikatür yaparken keşfettiğimden beri bu kadar heyecanlanmamıştım. | Open Subtitles | لم اتحمس بهذا القدر منذ ان اكتشفت آندريه يرسم الكاريكاتير عند رصيف الميناء |
| yükleme iskelesine doğru envanter taşıyan birisidir. | Open Subtitles | يعيد نقل بعض البضائع إلى رصيف التحميل |
| Parçayı elinde bulunan Çinli ajanların batı sahilimizdeki bir petrol platformunda oldukları anlaşıldı. | Open Subtitles | إن العميل الصيني الذي سيأخد القطعة مُراقب و هو علي رصيف بحري في الساحل الشرقي |
| Liman vergileri, iskele ücretleri, rıhtım nakliyesi ve, Tanrı esirgesin, kılavuzluk ücreti. | Open Subtitles | تعريفات الميناء وأجور الرسو معالجة رصيف المرفأ فلتساعدنا السماء, قبطانيه |
| Arabamın üstünden in lütfen ve kaldırıma çık! | Open Subtitles | إنزل من فوق السيارة، من فضلك و إصعد علي رصيف المشاة |
| 7:57 ÖS, birinci takım olası yerel olay için Quay West marinasında. | Open Subtitles | 7: 57مساءً، فريق 1 في موقع حدث عائلي محتمل، رصيف السفن الغربي |
| Savunma Bakanlığı bölüm dörtte makinemizi güvenli bir yükleme kolisine koymuş. | Open Subtitles | لقد وضعت وزارة الدفاع آلتنا في رصيف تحميل آمن بالقسم الرابع. |
| Teknenin pruvasını oradaki iskeleye bağlı olarak bulmuştum. | Open Subtitles | لقد وجدت قوس قاربى و قد ربط إلى رصيف الميناء |
| Seni şu, bizi bayılttıktan sonra kafamıza çuval geçirdiğiniz iskeleden hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أذكرك من رصيف الميناء حيث وضعتم أكياس على رؤوسنا بعد أن ضربتونا |
| Bu öğlen cesedi Polonya rıhtımına vuran bir kadının otopsisine şahit oldum | Open Subtitles | لقد شهت تشريح جثة مساء هذا اليوم طفحت فوق رصيف ميناء بولين |