| Ya eğer, oda arkadaşım, yakın zamanda Nijerya mahkemesine giderek, pasaportlarını yenilemek isteyen kadınların kocalarının onayını almasını gerektiren gülünç bir kanunu kaldırmaya çalışan genç avukatı tanısaydı ne olurdu? | TED | ماذا لو علمت شريكتي في الغرفة عن المحامية التي ذهبت مؤخراً الى المحكمة في نيجيريا لتتحدى القوانين السخيفة التي تتطلب من المرأة أن تنال رضى زوجها قبل تجديد جواز سفرها؟ |
| Annemin onayını aldığını duyunca sevineceksin. Bunu duyduğuma sevindim, efendim. | Open Subtitles | ستسعدين لمعرفة أنك حصلت على رضى أمي سعيدة بسماع هذا ,سيدي |
| Çok savunmasızdı. Herkesin onayını bekliyordu, özellikle baban ve erkeklerinkini. | Open Subtitles | لمتكنواثقةمننفسها، أرادت رضى الجميع خاصة والدها و الرجال |
| Şimdiye kadar onayladığı tek erkek sensin de ondan. | Open Subtitles | أنت أول رجل قد رضى عليه , أتعلم ؟ |
| Şimdiye kadar onayladığı tek erkek sensin de ondan. | Open Subtitles | أنت أول رجل قد رضى عليه , أتعلم ؟ |
| Wickham 10,000'dan aşağı bunu kabul etmiş olamaz. | Open Subtitles | -سيكون (ويكهام) أحمقاً إن رضى بأقل من عشرة آلاف جنيه -عشرة آلاف |
| Wickham 10,000'dan aşağı bunu kabul etmiş olamaz. | Open Subtitles | -سيكون (ويكهام) أحمقاً إن رضى بأقل من عشرة آلاف جنيه -عشرة آلاف |
| Üstün başarısı ile babasının onayını almaya gitti. | Open Subtitles | انها يحاول نيل رضى والده من انجازاته |
| Kendimi, Fiona'nın onayını almaya çalışırken sürekli bu yüzden beni elinin tersiyle ittirmesini gördüm. | Open Subtitles | نفسي (أحاول الحصول على رضى (فيونا وأنال صفعة قوية مقابل ذلك |