| İyi bir adam, kendi bencil isteklerine rağmen ailesinin konumunu yüceltmek için gücü dâhilinde her şeyi yapar. | Open Subtitles | الرجل الصالح يفعل كل ما بوسعه ليعزز من مركز عائلته بغض النظر عن رغباته الشخصية |
| Seni korumaya çalışıyordu. Ben de isteklerine saygı gösterdim, öldükten sonra bile. | Open Subtitles | كان يحاول حمايتكَ واحترمتُ رغباته حتّى بعد موته |
| Ne yazık ki yasalarla zorunlu kılınan bu arzularını kağıda dökemedik. | Open Subtitles | للأسف، فشلنا في كتابة رغباته على شكل وصية كما يقتضي القانون |
| Dördüncü kademede, arzularını dizginliyor. | Open Subtitles | المرحلة الرابعة، يُواجهُ رغباته الحقيقية. |
| Ve biz onun bu isteğine saygı göstereceğiz. | Open Subtitles | و سوف نحترم رغباته |
| O kadar zekiysen, ona bu zevki tattırmazsın. | Open Subtitles | إذا كنتِ ذكيه جداً لن تقومي بإشباع رغباته |
| Ama hayatta öyle bir nokta geliyor ki o an zihin bütün arzuları ve tutkuları yeniyor. | Open Subtitles | لكن تأتي نقطة في الحياة لحظة عندما يعيش مخك أطول من رغباته |
| Kimse kendi arzularına uysun diye yorum yapamaz. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع أن يصنع تفسيرات لتلائم رغباته أو رغباتها |
| Yani isteklerini benden daha iyi mi bildiğini ima ediyorsun? | Open Subtitles | هل تلمّحين إلى أنّكِ تعرفين رغباته أكثر منّي؟ |
| Yeterince uzun zamandır onun arzularının esiri oldun zaten. | Open Subtitles | كُنت تبقى أسيرًا لأجل رغباته لفترة طويلة |
| Ama kendi tutkularından vazgeçip dünyanın geri kalanına odaklanmazsa, binlerce hayat tehlikeye girecek. | Open Subtitles | لكن حتى يتخلى عن رغباته الخاصة ويركز على بقية العالم حياة الآلاف على المحك |
| Onun vasiyetine karşı gelmek, isteklerine karşı gelmektir. | Open Subtitles | للذهاب ضد شروط إرادته سيكون للذهاب ضد رغباته. |
| Adam, Muhammed Ali diye hitap edilmek istiyorsa, isteklerine saygı duyup, ona Muhammed Ali diye hitap etmelisiniz. | Open Subtitles | وإن أراد رجل أن يدُعى (محمد علي)ً علينا احترام رغباته ومناداته بــ(محمد علي)ً |
| Önce isteklerine saygı duyarız. | Open Subtitles | أولاً تقولين نحترم رغباته |
| İsteklerine saygı duymak zorundasın. | Open Subtitles | يجب أن تحترم رغباته |
| Sanki ona en derin, en karanlık arzularını sunar cinsten. | Open Subtitles | هذا يبدو كأنها تقدم له رغباته الأعمق, والأحلك |
| Bazıları yanan arzularını dindirmek için küçük kibarlıklar yaparlar. | Open Subtitles | والبعض يخفف رغباته المشتعلة بأفعال عطف صغيرة |
| Derin duygularını, arzularını ve her hareketini kontrol etmekle alakalı. | Open Subtitles | الإحساس بِـ أعماقه، رغباته والتحكّم بكلّ خطوة من الخطوات. |
| Ve yine de isteğine meydan okumayı seçtiniz. | Open Subtitles | ولقد اخترتِ تحدي رغباته الآن |
| - Herkesin zevki kendine. - Şarap bende hiçbir etki göstermez. | Open Subtitles | كل شخص له رغباته |
| Hayalleri... arzuları... tüm yasak ilişkileri. | Open Subtitles | أحلامه رغباته الشخصي الأكثر من شخصي |
| Tutkuları, ihtiyaçları ve arzularına yani. | Open Subtitles | عاطفته، احتياجاته و رغباته |
| En son konuşmamızda bana kocamı, isteklerini yerine getirecek kadar önemsemediğimi söylemiştin. | Open Subtitles | ،حسنٌ، في آخر مرّة تحدّثنا معًا ...قلت لي بكل وضوح أنّي لا آبه لأمر زوجي بدرجة كافية لتنفيذ رغباته |
| İktidar ve güç arzularının kötü bir şey olduğu. | Open Subtitles | -وأن رغباته الخاصة -للقوة والسيطرة خاطئة |
| Ve tüm bunlar için kendi ihtiyaçlarından ve gerçek tutkularından ödün veriyordu. | Open Subtitles | و على حساب إحتياجاته الخاصة و رغباته الحقيقية |