| Ama iki kuruşluk Otobüs param bile yoktu. | Open Subtitles | لكني لم أكن أملك حتى أجرة ركوب الحافلة الزهيدة |
| Kimse. Okuldan bir çocuk. Ona, indirimli Otobüs biletlerimi vermiştim de. | Open Subtitles | مجرد فتى من المدرسة أعرته بطاقة ركوب الحافلة |
| Karımdan geçti bana, ona da Otobüs koltuğundan. | Open Subtitles | أنا أصبت بالسيلان من زوجتى التي أصيبت به من ركوب الحافلة |
| Markete gitmek ya da Otobüse binmek gibi basit işler onlara yabancı gelebilir. | Open Subtitles | حتى المهام البسيطة مثل الذهاب إلى البقالة و ركوب الحافلة يمكن أن يشعر بالغرابة |
| Birisi onlara Otobüse binmek gibi kötü bir fikir önerdi. | Open Subtitles | شخص ما قد أعطاهم نصيحة سيئة حول ركوب الحافلة |
| Umarım bu akşam Otobüsle dönmen sorun olmaz. Ateşli bir randevum var. | Open Subtitles | أرجو ألا تمانعي ركوب الحافلة إلى البيت الليلة، فلدي موعد ساخن |
| Hep gitmem gerektiğini düşündüm bu zamana kadar, otobüse binme zamanı gelince, yapamadım. | Open Subtitles | طوال الوقت كنت أفكـر بأن عليّ المغـادرة و حين حان وقت ركوب الحافلة لم أستطـع فعلهـا |
| Arada sırada otobüse binmeyi severim malum. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنا أحب ركوب الحافلة عده مرات على فترات. |
| Öyleyse otobüse bineceğiz ya da... | Open Subtitles | ... إذاً هل يمكننا ركوب الحافلة .. |
| Asıl Sam'in Obsesif Kompulsif Bozukluğu ve diğer takıntıları falan varken Otobüs yolculuğuyla nasıl başa çıkacağını ise hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | حتى أنني لا اعلم كيف ستتعامل سام مع ركوب الحافلة هناك مع وسواسها القهري وكل شيء |
| Otobüs yolculuğunun biraz sarsıntılı olduğu düşünülünce ve nitrojeni de biliyorsunuz. | Open Subtitles | وكما نرى كيف أن ركوب الحافلة مقرفاً نوعاً ما , وأنت تعرف النيتروجين |
| Kesinlikle, bu ikinizin konuşması için gerekli ya da geri kalanımız gibi Otobüs sürersin. | Open Subtitles | بطبيعة الحال، فإنه يتطلب منك التحدث ، أو ركوب الحافلة معنا. |
| Otobüs durağına giderken attığı adımları saymıyordu. | Open Subtitles | لم يعد يعد خطواته لمحطة ركوب الحافلة |
| Otobüs durağına kadar attığı adımların çetelesini tutmuyordu. | Open Subtitles | لم يعد يعد خطواته لمحطة ركوب الحافلة |
| Otobüse binmek istiyorsan başka. | Open Subtitles | إلا لو كنتِ تَوَدبين ركوب الحافلة |
| Ama hava karardıktan sonra Otobüse binmek istemiyorum. | Open Subtitles | لكن لا أحب ركوب الحافلة بعد حلول الظلام |
| Bu kısmna ise "Otobüse binmek." deniyor. | Open Subtitles | هذا الجزء يسمّى "ركوب الحافلة" |
| Bu kısmna ise "Otobüse binmek." deniyor. | Open Subtitles | ذلك الجزء يدعى: "ركوب الحافلة" |
| Böylece Otobüse binmek zorunda kalırım. | Open Subtitles | سيجبرنى على ركوب الحافلة |
| Otobüsle her yol 45 dakika sürer ve başlangıç sörf saatleri boyunca sekiz saat doğrudan çalışabilirsiniz. | Open Subtitles | حيث يمكنكم ركوب الحافلة لمدة 45 دقيقة ذهاباً و إياباً و تسع ساعات من العمل الشاق خلال فترة التزلج. |