| Babanız bir kum yelkenlisini kaybettiğimizi öğrenirse ne yapar dersiniz? | Open Subtitles | ماذا سيفعل والدك إذا عرف أننا فقدنا قارب رمال ؟ |
| Üst seviye çoğunlukla kum. Kil 10 metre civarında başlıyor. | Open Subtitles | .المستويات الأعلى غالباً أنها رمال الطين يبدأ بعد ثلاثون قدماً |
| Güvenlik, destek, koruyucu dizlik ya da dirseklik,koruyucu minder ya da yerde kum havuzu yoktu. | TED | بدون اي دعم خارجي .. وبدون اي شروط سلامة بدون واقيات ارتطام .. بدون كسارات .. وبدون رمال تمتص الصدمات في الارض |
| Ramal genç kızları seks kölesi yapmak, sokakta kafa kesilmesi ve infaz yapılması gibi Orta Çağ adaleti uygulamalarını içeren aşırıcı görüşleriyle ünlü. | Open Subtitles | ابو رمال معروف بأفكاره وأفعاله المتطرفة بدءاً من استغلال القاصرات كعبيدات للجنس إلى اصدار احكام تعسفية تتضمن قطع الرؤوس |
| Ramal şu anda Yemen'in en kötü şöhretli cezaevi olan Ogygia Hapishanesi'nde tutuluyor. | Open Subtitles | والاعدام في العلن ابو رمال محتجز الآن في سجن التأذيب القذر في اليمن سجن اوجيجيا، اليمن. |
| Onun anısına tören düzenleyelim ve arenanın kumları üzerinde toplanalım. | Open Subtitles | دعينا نبني محرقة ونجتمع حول رمال خيالية لحلبّة ذات طوابق.. |
| Yeryüzü'nün zehirini içlerine çektiler... ..temiz kristallerle arındırdılar, öldüler ve saf kumlar oldular. | Open Subtitles | وقد امتصت السموم من على الأرض منتجتا بذلك البلورات النقية خمدت من ثم تحول إلى رمال |
| Her bir kum tanesinin hayattaki her erkeği, ve ondan doğacak herşeyi gömecek gücü vardır. | Open Subtitles | كل حبة رمال سوف تعمر كل رجل على قيد الحياة أو كل رجل لم يولد بعد |
| Kızlar, plaj, kum, sörf, ayışığı. Burada sonsuzluğu görüyor musun? | Open Subtitles | فتاة , شاطئ , رمال , ركوب أمواج وضوء القمر , ألم ترى الحياة الأبدية من قبل ؟ |
| Asfalt izi, yağ izi kum izi, kanuba cilası! | Open Subtitles | آثار أسفلت آثار نفط آثار رمال شمع الكارنوبا |
| Ah, kum saati--bana mağaraya girebilecek kişiyi göster. | Open Subtitles | بارت، رمال الوقت اكشفي لي من يمكنه دخول الكهف |
| kum saati akıp gidiyor dostum, özellikle de güneye. | Open Subtitles | رمال الزمن تنتقل يا صاحبي وفي الغالب إلى الجنوب |
| Yani, bir dahaki sefere plajda yürürken bir kumsaatini izlerken, ya da cimrilik yapıp, ucuz araba camlarını alırken kum olmadan nerede olacağımızı düşünün. | Open Subtitles | لذا عندما تتمشى على الشاطئ ثانية، مستمتعاً بساعة رملية أو صانعاً زجاج أمامي رديء، فكّر أين يمكن أن نكون بدون رمال. |
| Ama oradaki canavarlar, Ramal ve adamları 20 dakika bile yaşamama izin vermez. | Open Subtitles | ولكن الوحوش هناك ابو رمال ورجاله لن يتركونني لاعيش ٢٠ دقيقة |
| Poseidon, Ramal'ı kaçırmamız için getirdi bizi buraya ama sonra da bizi terk etti. | Open Subtitles | بوسيدون وضعنا هنا لإخراج أبو رمال لكنه تخلى عنا بعدها |
| - Bu hapishaneyi liderleri Ramal'ı özgür kılmak için gelecekler ve buraya geldiklerinde, Ramal'ın boğazına bir bıçak dayamış olacağız o zaman ipler bizim elimizde olacak. | Open Subtitles | عندما يستولون على السجن فهمهم هو تحرير قائدهم ابو رمال لكن، اذا ما تقدموا لهنا |
| Kanada dışındaki insanlarn bu yıl Amerika'nın bir numaralı ithal petrol kaynağı olması hesaplananan Alberta katran kumları hakkında ne kadar az bilgi sahibi olduğuna her zaman şaşırmışımdır. | TED | وانا متفاجئة جداً كيف ان القليل فحسب من خارج كندا يعرفون عن رمال ولاية ألبرتا النفطية تلك التي مخططٌ لها بأن تغدو المصدر الاول للنفط المستجلب الى الولايات المتحدة |
| Mekke'nin kumları yalan söylemez. Zaman kazanın. Sonucu erteleyin. | Open Subtitles | لا تفشى سر رمال مكة المكرمة إكسبِ وقتا , أرجئى النتيجة |
| Mantarın kaynağının tsunamiyle gelen kumlar olduğunu bulduk. | Open Subtitles | وكشفنا مصدر الفطريات لاحقاً في رمال أمواج تسونامي |
| Muhtemelen, çünkü bütün kumu komşunun arka bahçesindeki kum havuzundan getirdik. | Open Subtitles | محتمل، لأنّنا أحضرنا كلّ هذا من صندوق رمال حديقة جيراننا. |
| kumdan kale yapalım. Hayır sadece bir kumdan kale değil, en büyük kumdan kale. | Open Subtitles | سنبني قلعة رمال كلا, ليست مجرّد قلعة, بل أعظم قلعة رمال. |
| Hâlâ damgayı taşıyorum ve arenanın kumlarında kardeşlerimle beraber olmak için uzun süredir bekliyorum. | Open Subtitles | أنا أحمل العلامة وهناك الكثير مما أريده تصفيته مع أخي مجدداً، على رمال الحلبة |
| Deniz kenarındaki kuma plastik parçaları kattık. | TED | أضفنا جزيئات بلاستيكية صغيرة على رمال شواطئ المحيطات. |
| Şu kumlara bakın! Biliyor musun arkada kara kumlu plaj var. | Open Subtitles | إنظر لكل هذه الرمال، هل تعلم أن هنـاك شواطىء بها رمال سوداء؟ |
| Benimle El Paso'daki Desert Sands Motel'de bulusmani istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تلاقيني في فندق (رمال الصحراء في (ألباسو |
| Bayside'ta, ama ben Coral Sand Plajı'nda olanlarla ilgileniyorum. | Open Subtitles | على جانب الخليج لكنني أكثر إهتماماً بما حدث في شاطئ رمال المرجان |
| kumlu sahilde yüzersin, Dalgalarla dans edersin. | Open Subtitles | تسبح على رمال الشاطيء تقفز على أمواج البحر |
| "Hepimiz kendimizi, kayan kumların üzerinde yürürken bulacağız" derdi. | TED | اعتاد أن يقول بأننا جميعًا سنسير على رمال متحركة. |